7 Şubat 2016 Pazar

Zika Virüsü

Ülkemizin gündeminde doğal olarak birçok polis ve askerimizin hayatına malolan güneydoğudaki terör operasyonları ve Suriye ilk sırayı işgal etse de Güney Amerika'da ortaya çıkan Zika virüsü salğını dünya gündemini işgal ediyor. Bu virus hamile kadınlarda bebeklerin beyin gelişimini etkiliyor ve beyin özürlü, mikrosefali hastalığını taşıyan bebeklerin doğmasına yol açıyor. Zika virusu insanlara sivrisineklerle geçiyor. Cinsel yollarla bulaştığı da söyleniyor. Bugün gelen haberlere göre Kolombiya'da üç kişi Zika virüsündan hayatını kaybetti. Bunlar yetişkin insanlar.

Brezilya’da patlak veren virüs tüm Güney Amerika, Orta Amerika, Afrika ve Güneydoğu Asya ile Pasifik Adaları’na yayıldı. Avrupa'da da görüldüğü yolunda haberler geliyor. Dünya Sağlık Örgütü bu virüs hakkında “Küresel Acil Durum” olarak ilan etmiş durumda.

Yetkililer kadınları hamile kalmamaları yönünde uyarıyor. Bir nevi doğum kontrolü sanki. Zika virüsüyle ilgili bir çok komplo teorisi havalarda uçuşuyor. Zika virüsünün 1947 yılında Afrika’da Sarı Humma üzerine araştırmalar yapan Rockefeller Vakfı’na bağlı uzmanlar tarafından keşfedildiği ve patentinin Rockefeller Vakfı’na ait olduğu ortaya çıktı. İşin içine "Rockefeller Vakfı" ve "doğum kontrolü" girince komplo teorilerini dikkate almak gerekir. Neden mi? Daha önce de yazdım. Tekrar hatırlayalım.

1990'larda BM Sağlık Örgütü (WHO), Nikeragua, Meksika ve Filipinler'de 15-45 yaş arası milyonlarca kadına tetanoz aşısı yapılması için kampanya başlattı. Erkeklerde tetanoz olabilir. Ama aşı sadece kadınlara yapıldı. Bu durum şüphe ile karşılandı ve aşı incelendiğinde doğal bir hormon olan hCG içerdiği ve tetanoz aşısıyla birleştiğinde kadınların hamile kalmasını önleyen bir antikor ürettiği ortaya çıktı. Bu aşının spronsörleri kimdi biliyormusunuz? Rockefeller Vakfı, Dünya Bankası, Dünya Sağlık Örgütü ve Norveç Hükümeti. Tetanoz aşısı kampanyası sadece bu ülkelerde mi uygulandı sanıyorsunuz. Günümüzden örnek olarak Kenya'yı verebilirim. Aynı şekilde 14-49 yaş arası kadınlara uygulanıyor. Erkeklere uygulanmıyor. Son yıllarda dünya çapında ve ülkemizde de uygulanan aşılama kampanyalarını da siz hatırlayın artık!

Rockefeller Vakfı bu tür faaliyetleri çok seviyor. Sadece aşı ile mi? Hayır. Hindistan'da binlerce çiftçinin intihar etmesine, milyonlarcasının böbreğini satmasına neden olan "Yeşil Devrim" (Green evolution) adı verilen projenin arkasında da Rockefeller Vakfı vardı. "Yeşil Devrim" (Green Revolution) adıyla Hindistan ve Meksika gibi ülkelerde çiftçilerin elindeki tohumların alınıp yüksek verimli ıslah edilmiş hibrid tohumlar verilerek, her sene yeni tohum almak zorunda bırakıldı. Hibrid tohumları, GDO'lu tohumlar izledi. Bu yeni tohumlar kimyasal gübrelere ihtiyacı getirdi. Bu da çiftçileri petro-kimya şirketlerine bağımlı hale getirdi. Bu şirketler de Rockefeller ve benzeri grubların kontrolündeydi. Pestisit ilaçlar kullanmak zorunluğu da artık ekmek kadayıfının üzerinde ki kaymak oluyordu.

Hindistan ve Meksika'da bu proje uygulandı. Şimdi de Afrika'da aynı proje uygulanıyor (http://www.gatesfoundation.org/How-We-Work/Resources/Grantee-Profiles/Grantee-Profile-Alliance-for-a-Green-Revolution-in-Africa-AGRA). Amaç aynı yüksek verimli ! GDO'lu tohumları ve tarım kimyasallarını yaygınlaştırmak. Bu defa projenin sponsörü Bill-Melinda Gates Vakfı.

Daha da vahimini söyleyeyim.  California'da bir firma, ABD Tarım Bakanlığı'ndan (USDA) aldığı araştırma fonuyla, genetik mühendisliği yoluyla erkeği kısırlaştıran bir mısır geliştirdiğini açıklamıştı.

20 Ocak 2016 Çarşamba

Rus katliamları

Rus ordusu bugünlerde Suriye'de müslümanların üzerine bomba yağdırıyor. Birçok insanı katlediyor. Ruslar bunu ilk defa yapmıyor. Tarihte de birçok katliamlara imza atmışlardır. Bu katliamlardan bir tanesi de   1990 yılı Ocak ayınında  kardeş Azerbaycan'da gerçekleşmiştir. 1990 yılının Ocak ayının19unu 20sine bağlayan gece Sovyet Ordusu Azerbaycan'ın başkenti Bakü'ye girdi.

Azerbaycan'lı kardeşlerimiz vatan topraklarının bir parçası olan Dağlık Karabağ’ın, Sovyet yönetimi tarafından Azerbaycan'dan koparılıp Ermenistan’a verilmesine itiraz etti. SSCB’den ayrılarak bağımsız bir devlet olmak istedi. Bu amaçla gösteriler düzenlendi.

13 Ocak 1990 tarihinde başlayan bu gösteriler Sovyetlere istedikleri fırsatı verdi. Sovyet Ordusu Bakü'ye girerek olayları kanlı bir şekilde bastırdı. Amacı Sovyetler cumhuriyetlerinde artan milliyetçi hareketlenmelere ve bağımsızlık taleplerine gözdağı vermek olan bu baskında 142 Azerbaycan'lı öldürüldü.

Bu olay diğer Türk Cumhuriyetlerinde olduğu gibi, Azerbaycan'da yıllarca süren Sovyet zulmününün  son halkası oldu. 19 Ocak 1990 gecesinde, SSCB Parlamentosu Başkanı Mihail Gorbaçov o zaman yürürlükte olan SSCB ve Azerbaycan yasalarına aykırı bir şekilde başkent Bakü ve diğer önemli kentlerde 20 Ocak tarihinden itibaren olağanüstü hal ilan edilmesi yönünde kararname imzaladı.

Bu olağanüstü hal kararnamesi halka ilan bile edilmeden, Bakü sokaklarında Sovyet ordusunun özel birlikleri tarafından birçok Azeri amansızca öldürüldü.

Azerbaycan devlet televizyon ve radyosu binasının elektrik ünitesi KGB timleri tarafından bombalandı ve halka herhangi bir bilginin verilmesinin önüne geçildi.

Bu katliamda 142 Azerbaycanlı öldürüldü, 612'si yaralandı, 841 Azerbaycanlı tutuklanarak diğer Sovyet cumhuriyetlerinde zindanlara atıldı.

Batı dünyası ne yaptı? Her zaman müslüman katliamlarında yaptıkları gibi koca bir hiç! Yok yok o kadar da değil. Bir şey yaptılar. Aynı yıl bu katliam emrini veren Mihail Gorbaçov'a  Nobel Barış Ödülü verildi.

Bu saldırıya tepki vermeyen batı dünyası, bu hareketi ile Azerbaycan'a saldırıya tabir caiz ise cevaz vermiş oldu. İlerleyen yıllarda Ermenistan, Azerbaycan topraklarını işğal etti. Hocalı başta olmak üzere 10 binlerce Azeri'yi katletti.

Ancak 19 Ocak 1990 katliamı ters tepti ve Azerbaycan'ın bağımsızlığına giden yolun başlangıcı oldu.

20 Ocak 1990 olayları, Azerbaycan'lıların ortak hafızasına, yakın tarihin en kanlı günlerinden biri olarak geçti. Bağımsızlığın ardından 20 Ocak "Şehitleri Anma Günü" ilan edildi.





"Qara Yanvar" (Kara Ocak) olarak tarihe geçen 20 Ocak günü katledilen Azerbaycanlı kardeşlerimize Allah'tan (cc) rahmet diliyorum.

Azerbaycan kıyamete kadar hür ve bağımsız olsun.


9 Ocak 2016 Cumartesi

İnanmayın, Aldanmayın Ey Türk Yiğitler

Özbek, Türkmen, Uygur, Tatar, Azer
Bir Boydur
Karakalpak, Kırgız, Kazak Bunlar
Bir Soydur

Özbekistan, Türkmenistan Diye Kurmuşlar
Anayurdum Türkistan'ı Bölüp Koymuşlar
Özbek, Türkmen, Uygur, Tatar, Azer
Bir Boydur
Karakalpak, Kırgız, Kazak Bunlar
Bir Soydur

İnanmayın, Aldanmayın Ey Türk Yiğitler
Kırk Asırlık Tarihe Sahip Olan Türkler
Özbek, Türkmen, Uygur, Tatar, Azer
Bir Boydur
Karakalpak, Kırgız, Kazak Bunlar
Bir Soydur

Türkistan, Kafkasistan Ey Güzel Yurdumuz
Sana Kurban Olalım Ey Anayurdumuz
Özbek, Türkmen, Uygur, Tatar, Azer
Bir Boydur
Karakalpak, Kırgız, Kazak Bunlar
Bir Soydur

* Anayurt Marşı