9 Eylül 2019 Pazartesi

O Gün

Halife  Yezid b. Muaviye. Muaviyenin oğlu, Ebu Süfyan'ın torunu. Mekke'nin fethinde İslam'ı kabul eden, bu tarihe kadar Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) aleyhine her türlü muhalefetin arkasındaki Ebu Süfyan. Unutmadan Ebu Süfyan'ın kızı Ümmü Habibe Peygamber Efendimiz'in (sallallahu aleyhi ve sellem) eşlerinden birisi.

Basra Valisi Ubeydullah b. Ziyad. Yezid'in Valisi. Ubeydullah'ın babası  Ziyad b. Ebih  Hz. Ali döneminde yöneticilik yapmış ve Muaviye'ye  karşı Hz. Ali'nin yanında durmuş bir isim. Hz. Ali şehit edildikten sonrada Hz. Hasan'a bağlı kalmış. Muaviye, Ziya'ı tutuklatmak istemiş, eşini ve çocuklarını tutuklatmış.

Ordu Komutanı Ömer b. Sa'd. Ömer b. Sa'd'ı bu göreve getiren Basra Valisi. Ömer b. Sa'd'ın babası Sa'd b. Ebu Vakkas rivayetlere göre Cennet ile müjdelenen on kişiden birisi. Genç yaşta müslüman olmuş ve Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ile birçok savaşa katılmış.

İşte o gün, İslam tarihindeki o en kara gün Peygamber Efendimiz'in (sallallahu aleyhi ve sellem) hanımlarından birisinin yeğeni, Hz. Ali'nin yöneticilerinden birisinin oğlu, Cennet ile müjdelenmiş on kişiden birisinin oğlu ve müslüman askerlerden oluşan bir ordu, Peygamber Efendimiz'in (sallallahu aleyhi ve sellem) "Cennet gençlerinin efendileri" olarak belirttiği, "Hasan ile Hüseyin'i seven beni sevmiş olur; onlara buğzeden bana buğzetmiş olur" buyurduğu Peygamber Efendimizin torunu Hz. Hüseyin ve yanındakileri Kerbela denen yerde şehit etmiştir.

Ne büyük imtihan! İbret alana ne büyük ibretlik olay.

Allâh'ın (cc) selamı zulme başkaldıranların efendisi Hz. Hüseyin ve Kerbela'da şehit edilenlerin üzerine olsun.

Allâh'ın (cc) laneti Yezid'e, yardımcılarına ve zalim idarecilerin üzerine olsun.

6 Eylül 2019 Cuma

Beynim uyuştu

Bugün Cuma.

Cuma hakkında Allah (cc) Resulü şöyle buyuruyor: "Üzerine güneş doğan en hayırlı gün cuma günüdür." (Müslim Cuma 17/18)

Müslümanlar camileri dolduracak Cuma namazını eda etmek için. Hocalar minberde hutbe irad edecekler ve hutbelerini şu ayet ile bitirecekler:

"Muhakkak ki Allah adaleti, ihsanı, akrabaya karşı cömert olmayı emreder; hayâsızlığı, kötülüğü ve zorbalığı yasaklar. İşte Allah, aklınızı başınıza alasınız diye size böyle öğüt veriyor. " Nahl Suresi 90. Ayet

Bu girişi neden yaptım. Lütfen birkaç dakikanızı ayırıp Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil'in bu yazısını okuyun neden böyle bir giriş yaptığımı anlayacaksınız. Benim beynim uyuştu.

26 Ağustos 2019 Pazartesi

Garabet

Sabahleyin kahvaltıya oturunca hergün olmasa da bazı günler mutfaktaki küçük televizyonda bir kanal açıp haber veren bir sabah programını izliyorum. İzlediğim tek televizyon programı budur. Program arasında uzun reklamlardan birinde bir yayınevinin kitap tanıtım reklamı çıkıyor ve Che, Fidel, Deniz ve Nazım Hikmet hakkında yazılmış kitapların reklamını yapıyor. Nazım Hikmet hakkındaki kitap Mustafa Balbay tarafından kaleme alınmış. Reklamda Mustafa Balbay kitabın tanıtmını yapıyor ve Nazım Hikmet'i "Aşk ve Direnişin Şairi" diye tanıtıyor hatta bir bölümde Atatürk ile kıyaslıyor. Kıyaslama da Atatürk Türkiye Cumhuriyeti için ne yapmışsa Nazım Hikmet'de Türkçe için aynısını yapmıştır diyor. Tabi bunu yabancı bazılarının sözü olarak aktarıyor. Bu reklamı istemeden de olsa defalarca izlemek zorunda kalınca Nazım Hikmet konusunda yazmak ihtiyacı hisstetim.

Tarihte anlamadığım bir çok gariplikler var. Bunlardan birisi de hem Atatürkçü olup hem de Nazım Hikmet'i göklere çıkarmaktır. Bakıyorum Atatürkçülük deyince mangalda kül bırakmayan insanlar Nazım Hikmet'i göklere çıkartıyor.

10 Haziran 2019 Pazartesi

Kul Hakkı

İslâmî kaynaklarda, insanların gereğini yerine getirmekle yükümlü oldukları haklar “Allah’ın hakları” (hukūkullah) ve “kulların hakları” (hukūk-ı ibâd) şeklinde başlıca iki kısma ayrılmış, bazı kaynaklarda bunlara bir de hem Allah hakkı hem kul hakkı sayılan haklar eklenmiştir.

Allah’ın haklarına (Hukūkullah)  riayet “Allah’ın emrine saygı” (et-ta‘zîm li-emrillâh), hukūk-ı ibâda riayet ise “Allah’ın yarattıklarına şefkat” (eş-şefekatü alâ halkıllâh) deyimleriyle ifade edilir. Allah’ın emrine saygı, O’nun varlığına ve birliğine iman edip hükümlerine uygun şekilde yaşamakla gerçekleşir.

Kul hakları ise genellikle insanların canları, bedenleri, ırz ve namusları, mânevî şahsiyetleri, makam ve mevkileri, dinî inanç ve yaşayışları gibi konulardaki kişilik haklarıyla mallarına ve aile fertlerine ilişkin haklarından oluşmakta ve bunlara yönelik olarak yapılan kötülükler, verilen zararlar kul haklarına tecavüz sayılmakta, bu tecavüz de “mazlime” ve bunun çoğulu olan “mezâlim” kelimeleriyle ifade edilmektedir. Belli bir kişiye verilen zararlar yanında zimmet, irtikâp, karaborsacılık, fitne, idarî baskı ve zulüm gibi ammenin maddî ve mânevî haklarına ve menfaatlerine, huzur, güvenlik ve refahına zarar verme sonucunu doğuran her türlü faaliyet de çeşitli âyet ve hadislerle diğer İslâmî kaynaklarda kul hakkına tecavüz sayılıp yasaklanmıştır. Öte yandan kul haklarına dair hükümler aynı zamanda Allah’ın koyduğu hükümler olduğundan bunlar da geniş anlamda hukūkullah içinde görülmüş ve bu hakların gözetilmesi Allah’ın emrine saygı olarak değerlendirilmiştir.

Bir hadiste Allah’ın huzurunda hesabı sorulacak olan günahlar affedilebilecek olanlar, affedilemeyecek olanlar ve affedilmesi şarta bağlı olanlar şeklinde üçe ayrılmıştır. Birincisinin kulun Allah’a karşı işlemiş olduğu günahlar, ikincisinin inkârcılık, üçüncüsünün de kul haklarından doğan günahlar olduğu bildirilmiş (Müsned, VI, 240), başka bir hadiste de üzerinde kul hakkı bulunan kimsenin hiçbir maddî bedelin geçerli olmayacağı kıyamet gününden önce hak sahibiyle helâlleşmesi istenmiştir (Buhârî, “Meẓâlim”, 10; “Riḳāḳ”, 48). İslâm âlimleri, bu tür hadislere dayanarak Allah katında kul haklarıyla ilgili tövbelerin kabul edilip günahların bağışlanabilmesi için bu hakların sahiplerine ödenmesi veya onların rızalarının alınması gerektiğini bildirmişlerdir.

İslâm âlimlerinin çeşitli âyet ve hadislere dayanarak tesbit ettikleri büyük günahların (kebâir) çoğu kul haklarıyla ilgilidir. Bunlar arasında adam öldürme, hırsızlık, hıyanet, zimmet ve irtikâp, ana babaya kötülük etme, akrabalık ilişkilerini kesme, yalancı şahitlik, haklıyı haksız, haksızı haklı gösterme amacıyla yalan yere yemin etme, mâsum insanlara iftira etme, yetim malı yeme, tefecilik yapma, halk üzerinde zulüm ve baskı kurma, eziyet ve işkence etme gibi hak ihlâlleri de bulunmaktadır (Zehebî, s. 40-181).

Büyük hesap gününde vay halimize.


4 Haziran 2019 Salı

Bayramınız Kutlu Olsun!

Endülüs 700 yıl İslam olduktan sonra kafirlerin eline geçti.

İstanbul'un İslam olması üzerinden daha 600 yıl bile geçmedi.

Ey Müslümanlar (!) Unutmayın. Müslüman gibi Müslüman olmazsanız yarın bu topraklarda bayram kutlayamayabilirsiniz.

Allah (cc) bizlere Müslüman gibi Müslüman olmayı ve kıyamete kadar bu topraklarda nice bayramlar kutlamayı nasip etsin.

Bayramınız kutlu olsun.


28 Mayıs 2019 Salı

Nice Yıllara

Rus İmparatorluğu'nda 1917 Bolşevik İhtilalinden sonra Kafkaslar birçok siyasi gelişmelere sahne oldu. Bu süreçte 28 Mayıs 1918 tarihinde Tiflis'de "Azerbaycan Milli Şurası" tarafından "Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti" ilan edildi. Meclis açılıncaya kadar geçici şüra ilan edilerek, başkanlığa Mehmet Emin Resulzade seçildi. 9 kişilik icra heyetinin başkanlığına da Feth Ali Han Hoyski getirildi, H.Agayev ve M.Seyidov başkan yardımcısı oldu.

Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti'nin ilk Bayrağı
Bugün Azerbaycanlı kardeşlerimiz " Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti" nin kuruluşunun 101. yılını kutluyor. Azerbaycanlı kardeşlerimize Nice yıllara diyor, bağımsız "Azərbaycan Demokratik Respublikası" nın kıyamete kadar baki kalmasını diliyorum.

Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti'nin bugünkü bayrağı (1)

Mehmet Emin Resulzade (1884-1955) Mehmed Emin Resulzâde, Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı



(1) 9 Kasım 1918'de Azerbaycan Halk Cumhuriyeti Hükümeti tarafından üç renk üzerine ay ve sekiz köşeli yıldızdan oluşan Azerbaycan bayrağı kabul edildi. Bu renkler üstte Türkçülüğü temsil eden mavi, ortada çağdaşlaşmayı temsil eden kırmızı, ve altta İslamcılığı temsil eden yeşilden oluşmaktadır.

3 Mayıs 2019 Cuma

3 Mayıs



Milli Şef İnönü döneminde yapılan gizli komünizm faaliyetlerinden rahatsız olan yazar, şair ve tarihçi Hüseyin Nihal Atsız dönemin Başbakanı Şükrü Saracoğlu'na hitaben, dönemin Milli Eğitim Bakanı (Maarif Vekili)  Hasan Ali Yücel, yazar ve gazeteci Sabahattin Ali ve diğer bazı şahısları şikayet etmek üzere Orhun dergisinde 1 Mart 1944'te ve  bir ay sonra 1 Nisan 1944'te iki açık mektup yazar.

Yayımladığı iki “açık mektup”ta Atsız, II. Dünya Savaşının sonuna doğru Sovyetler Birliği’nin savaşı kazanma sürecine girmesi üzerine Türkiye’de artan komünist etkinliklerine dikkat çeker ve özellikle bunların eğitim alanında yapacağı yıkıcı etkileri açıklayarak, bu kötü gidişe bir “dur!” denilmesini ister. “Başvekil Saracoğlu Şükrü’ye” hitap eden mektuplarının ikincisinde Atsız, özellikle Millî Eğitim alanındaki komünist etkinliklerini ve faillerini ele alır, onları sırasıyla tanıtır ve yazısının sonunda o etkinlikleri destekleyen zamanın Milli Eğitim Bakanını istifaya davet eder.

Atsız’ın yayınladığı ikinci mektuptan sonra Sabahattin Âli, Nihal Atsız aleyhine hakaret davası açar. (1)


12 Nisan 2019 Cuma

Tarihle yüzleşmek !

Fuzûlî ne güzel demiş;

“Derdime vâkıf değil canan beni handan bilir
Hakkı vardır şad olanlar herkesi şadan bilir
Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil
Çektiğim âlâmı bir ben birde Allah’ım bilir.”


Yazsam tesiri yok, yazmasam gönül razı değil. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 1915 olaylarının yıldönümü olan 24 Nisan'ı 'Ermeni soykırımını anma günü' ilan ettiğini açıklayınca yine dayanamadım yazıyorum.




Fransızların tarihi katliam ve soykırımlarla doludur. Son yıllarda yaptıkları  hepimizin hatırında. O nedenle son yıllardakileri geçelim. Sadece Fransa'nın uluslarası güç odaklarını bile beklemeden bağımsız, Birleşmiş Milletler üyesi bir devlet olan Libya'ya yaptığı saldırıyı hatırlatalım. Batının öncülüğünde ne yazık ki bizim de ülke olarak dahil olduğumuz saldırılar sonrasında bugün Libya üçe bölünmüş durumdadır. Hergün binlerce insan ölmektedir. Yüzlerce kadına tecavüz edilmektedir. Ancak dünya medyasında bu olaylar tek satır olarak bile yer almamaktadır. Evet, söylediğimiz gibi güncel olanları bırakıp biraz tarihe yolculuk yapalım.

Cezayir, bildiğiniz gibi bir kuzey Afrika ülkesi. Cezayir 1830-1962 yılları arasında Fransız işgali altında kaldı. O tarihlere kadar Osmanlı Devletinin bir eyaleti olan Cezayir, Osmanlı Devletinin zayıflamasıyla, 1827'den itibaren Fransa'nın saldırılarına maruz kaldı. Emir Abdülkadir'in yürüttüğü gerilla savaşını hariç tutarsak, Cezayir, 1830 yılında Fransızlar tarafından tam olarak işgal edildi.


13 Şubat 2019 Çarşamba

Ülkücü Derler Bize

Ozan Arif


Ülkücü Derler Bize

Aslımız Oğuz aslı,
Ülkücü derler bize.
Neslimiz Asım nesli,
Ülkücü derler bize

Cihandır eşiğimiz,
Ocaktır beşiğimiz,
Dokuzdur ışığımız,
Ülkücü derler bize.

İmanın kölesiyiz,
Küfürün belasıyız,
Türk-İslâm kalesiyiz,
Ülkücü derler bize.

Vatana kanat gerdik,
Uğrunda neler gördük,
Dörtbin de şehit verdik,
Ülkücü derler bize.

Zindanlar şükrümüzdür,
Çilemiz zikrimizdir,
Partimiz fikrimizdir,
Ülkücü derler bize.

Allah`tır tek hakim be,
Kur`an`dır tek hüküm be,
Bey kimmiş, paşa kim be?
Ülkücü derler bize

İpsede kaderimiz,
Yüzülsede derimiz,
Başbuğ`dur liderimiz,
Ülkücü derler bize

Başbuğ`dan ferman ola,
Arif`e derman ola,
Gün ola harman ola,
Ülkücü derler bize.

*

Allah'ın (cc) rahmeti üzerine olsun Büyük Ozan.

5 Ocak 2019 Cumartesi

Bayrak



Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga bayrağım!
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.

Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım.
Seni selâmlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım.

Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
Gölgende bana da, bana da yer ver.
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar:
Yurda ay yıldızının ışığı yeter.

Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün
Kızıllığında ısındık;
Dağlardan çöllere düştüğümüz gün
Gölgene sığındık.

Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı;
Barışın güvercini, savaşın kartalı
Yüksek yerlerde açan çiçeğim.
Senin altında doğdum.
Senin altında öleceğim.

Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yer yüzünde yer beğen!
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim!

Arif Nihat Asya

Vefat yıldönümünde Şair Arif Nihat Asya'yı rahmetle anıyorum.