Mehmet Akif Ersoy etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mehmet Akif Ersoy etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Aralık 2024 Perşembe

Ne Hissederdiniz?

Ülkesinde polis takibatına uğramamak için Mısır'a gitti. “Arkamda polis hafiyesi gezdiriyorlar. Ben, vatanını satmış ve memleketine ihanet etmiş adamlar gibi muamele görmeye tahammül edemiyorum ve işte bundan dolayı gidiyorum.” diye sitem etti.

Mısır'da da pantalon giydiği için kafir olduğu gerekçesiyle sıkıntılı günler geçirdi.

Mısır'da hastalandı. Hastalığı ilerleyince ülkesine geri döndü.

“Şişli Sıhhat Yurdu”na yatırıldı, burada yirmi gün yatarak teşhis ve tedavisi yapıldı.

Mısır'da da kendisini misafir eden Halim Paşa ailesine ait Beyoğlu’ndaki Mısır Apartmanında hazırlanan daireye yerleştirildi.

Bu sırada o dönemdeki Dâhiliye Vekâleti Emniyet Umum Müdürlüğü (İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü) , İskenderiye Konsolosluğu'na O'na ne zaman ve hangi konsoloslukça vize verildiğini sormakla meşgul idi.

1936 yılının 27 Aralık Pazar günü saat 19.45’te ikamet ettiği Mısır Apartımanı’nda vefat etti.

İstanbul gazeteleri O'nun ölüm haberine çok kısa yer verdi.

Ankara’dan Üniversite’ye ve resmi yetkililere tören yapılmaması ve törenlere katılmamaları hakkında emir gönderildi.

Cenazesi Beyazıt Camii avlusuna getirildi. Cenazede çok az kişi vardı.

O sırada bir üniversite öğrencisi cenazeyi tanıdı. Koşarak üniversiteye gitti. O'nun vefat ettiğini haber verdi. "Ders yapılacak gün değil!" dedi.

Gençler cenazeye koştu. Tabutunu, Bayezid Camii avlusundan Kâbe örtüsü ve bayrağa sarılı olarak  Edinekapı’ya kadar el üstünde taşıdı. Edirnekapı’da sevdiği arkadaşı Ahmed Naim Bey’in yanına defnedildi.

Cenazesinde bayrak yarıya indirilmedi.

1938 yılında kabrini yine üniversiteli gençler yaptırdı.

Kimden bahsettiğimi anladınız herhalde. O, bu ülkenin Milli Marşı'nı kaleme alan "Mehmet Akif" idi.

Sahi milli marşını kaleme aldığınız ülkede polis takibatına uğramamak için ülkeyi terk etmek zorunda kalsaydınız siz ne hissederdiniz?

Veteriner Hekim olarak meslektaşı olmakla gurur duyduğum Mehmet Akif'i rahmet ve saygıyla anıyorum.

Oğluna da vefasızlık.

Yıl 1966...
Tercüman gazetesi, Akif’in uyuşturucu bağımlısı oğlu Emin Ersoy’un bir gecekonduda harap halde yaşadığını haberleştirince, Rasim Cinisli (1) ve arkadaşları harekete geçti. Emin Ersoy’u alıp, MTTB’nin spor salonunda bir odayı ona yuva yaptılar. Yatak, yorgan, üstüne kıyafet temin ettiler. Düzgün bir şekilde beslenmesini sağlayarak, uyuşturucudan mümkün olduğunca uzak tutarlar. Ancak 1966 Kasım’ında Cinisli, MTTB seçimini kazanan İsmail Kahraman’a başkanlığı devrederek askere gider. Rasim Cinisli'nin “Bir Devrin Hafızası” adıyla Kasım 2017 de yayınlanan anı kitabından devam edelim:

“Emin Bey, ben askerdeyken adresimi nereden bulduysa bir mektup yazmıştı. Benden sonra MTTB’den kovulduğunu, perişanlık içinde olduğunu ve beni çok özlediğini ifade ediyordu. Maalesef birkaç ay sonra da Tophane’de bir kış günü, açık bir kamyonun karoserinde donmuş olarak bulundu.”

Sokakta yatıp kalkmaya başlayan Emin Ersoy’un ölüm tarihini gazeteler 24 Ocak 1967 olarak yazıyor. Ölümünden kısa süre önce solcu yazar Çetin Altan’ın kapısını çaresizce çalıp “siz ne münasip görürseniz” diyerek para istemesi, Altan’ın cüzdanındakileri vermesi yıllarca konuşulmuş ancak AKP nin Meclis Başkanlığını da yapan İsmail Kahraman’ın yönetime gelince, Ersoy’u sokağa atıp donarak ölümünü hazırlaması nedense “bir sır” olarak kalmıştır.

Gelelim Akif'i dillerinden düşürmeyen AKP iktidarı dönemine...

Mehmet Akif, ilk Meclis’te Burdur vekiliydi. Bu vesileyle 2012 yılında Akif’in şehirde kaldığı söylenen Çelikbaşlar Konağı restore edildi. “Mehmet Akif Ersoy Kültür Evi”ne dönüştürülen bina, küçük bir müzeye çevrildi. Bazı mektup ve evrakların yanı sıra, Akif’in bir de silikon heykeli sergileniyordu.

2018 seçiminde AKP’den milletvekili aday adayı olan eski vali Şerif Yılmaz bir karar verdi. Kültür Evi’nin boşaltılmasını istedi. Artık İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Hizmet Binası olarak kullanılacaktı. Karardan sonra, sergilenen eşyaların ne olacağı endişesi başladı. Neyse ki şehirdeki üniversite devreye girdi. Her şey okula getirildi. Böylece sokağa düşmekten, bodruma atılıp küflenmekten kurtuldu. Bildiğim kadarı ile eşyalar Burdur’daki Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nde  muhafaza ediliyor.
 
Dahası da var.

Her sene 27 Aralık’ta Akif’in mezarı başında yapılan anmaya, İstanbul’un valileri yıllardır inatla gelmemektedir. Bakalım bu sene gelecekler mi.

(1) Rasim Cinisli Milli Türk Talebe Birliği (MTTB)’nin 1965 Mart’ı ile 1966 Kasım’ı arasında başkanlığını yapmıştır.

11 Aralık 2018 Salı

Sadece Kendisine Değil Oğluna da Aynı Vefasızlık !

Milli Şairimiz İstiklal Marşımızın yazarı Mehmet Akif'e yapılanları daha önce yazmıştım. İstiklal Marşı'nı kaleme aldığı ülkesini terk etmek zorunda kalmış, hasta olarak ülkesine dönmüş ve vefat ettiğinde Ankara'nın emir vermesi üzerine cenazesi için hiçbir tören yapılmamış ve hiçbir devlet yetkilisi cenazesine katılmamış, İstanbul Üniversite'sinin öğrencileri tarafında cenazesi kaldırılmıştı. Allah (cc) rahmet etsin, mekanı Cennet olsun.

Bilmiyordum. Mehmet Akif'in oğlu Emin Ersoy'a yapılan vefasızlığı Barış Terkoğlu'nun Cumhuriyet Gazetesindeki "
Mehmet Akif’in oğlunu kim öldürdü?" başlıklı köşe yazısından öğrendim. Söyeleycek söz bulamıyorum. Sizlerinde okumanızı tavsiye ederim.

12 Mart 2018 Pazartesi

Siz Ne Hissederdiniz?

Ülkesinde polis takibatına uğramamak için Mısır'a gitti. “Arkamda polis hafiyesi gezdiriyorlar. Ben, vatanını satmış ve memleketine ihanet etmiş adamlar gibi muamele görmeye tahammül edemiyorum ve işte bundan dolayı gidiyorum.” diye sitem etti.

Mısır'da da pantalon giydiği için kafir olduğu gerekçesiyle sıkıntılı günler geçirdi.

Mısır'da hastalandı. Hastalığı ilerleyince ülkesine geri döndü.

27 Aralık 2015 Pazar

Ne Hissederdiniz?

Ülkesinde polis takibatına uğramamak için Mısır'a gitti. “Arkamda polis hafiyesi gezdiriyorlar. Ben, vatanını satmış ve memleketine ihanet etmiş adamlar gibi muamele görmeye tahammül edemiyorum ve işte bundan dolayı gidiyorum.” diye sitem etti.

Mısır'da da pantalon giydiği için kafir olduğu gerekçesiyle sıkıntılı günler geçirdi.

Mısır'da hastalandı. Hastalığı ilerleyince ülkesine geri döndü.

Şişli Sıhhat Yurdu”na yatırıldı, burada yirmi gün yatarak teşhis ve tedavisi yapıldı.

Mısır'da da kendisini misafir eden Halim Paşa ailesine ait Beyoğlu’ndaki Mısır Apartımanı’nda hazırlanan daireye yerleştirildi.

Bu sirada o dönemdeki Dâhiliye Vekâleti Emniyet Umum Müdürlüğü (İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü) , İskenderiye Konsolosluğu'na O'na ne zaman ve hangi konsoloslukça vize verildiğini sormakla meşgul idi.

1936 yılının 27 Aralık Pazar günü saat 19.45’te ikamet ettiği Mısır Apartımanı’nda vefat etti.

İstanbul gazeteleri O'nun ölüm haberine çok kısa yer verdi.

Ankara’dan Üniversite’ye ve resmi yetkililere tören yapılmaması ve törenlere katılmamaları hakkında emir gönderildi.

Cenazesi Beyazıt Camii avlusuna getirildi. Cenazede çok az kişi vardı.

O sırada bir üniversite öğrencisi cenazeyi tanıdı. Koşarak üniversiteye gitti. O'nun vefat ettiğini haber verdi. "Ders yapılacak gün değil!" dedi.

Gençler cenazeye koştu. Tabutunu, Bayezid Camii avlusundan Kâbe örtüsü ve bayrağa sarılı olarak  Edinekapı’ya kadar el üstünde taşıdı. Edirnekapı’da sevdiği arkadaşı Ahmed Naim Bey’in yanına defnedildi.

Cenazesinde bayrak yarıya indirilmedi.

1938 yılında kabrini yine üniversiteli gençler yaptırdı.

Kimden bahsettiğimi anladınız herhalde. O, bu ülkenin Milli Marşı'nı kaleme alan "Mehmet Akif" idi.

Sahi milli marşını kaleme aldığınız ülkede polis takibatına uğramamak için ülkeyi terk etmek zorunda kalsaydınız siz ne hissederdiniz?

Diyanet İşleri Başkanlığı  78. ölüm yıldönmümünde Akif'in ölümsüz eseri Safahat'ı dijital dünyaya taşıdı.

Tüm mobil marketlerden ulaşılabilen bu hizmete (http://www.dijitalsafahat.com/) web adresinden de ulaşabilirsiniz.

Veteriner Hekim olarak meslektaşı olmakla gurur duyduğum Mehmet Akif'i rahmet ve saygıyla anıyorum.

1 Ocak 2015 Perşembe

Ne Hissederdiniz?

Ülkesinde polis takibatına uğramamak için Mısır'a gitti. “Arkamda polis hafiyesi gezdiriyorlar. Ben, vatanını satmış ve memleketine ihanet etmiş adamlar gibi muamele görmeye tahammül edemiyorum ve işte bundan dolayı gidiyorum.” diye sitem etti.

Mısır'da da pantalon giydiği için kafir olduğu gerekçesiyle sıkıntılı günler geçirdi.

Mısır'da hastalandı. Hastalığı ilerleyince ülkesine geri döndü.

Şişli Sıhhat Yurdu”na yatırıldı, burada yirmi gün yatarak teşhis ve tedavisi yapıldı.

Mısır'da da kendisini misafir eden Halim Paşa ailesine ait Beyoğlu’ndaki Mısır Apartımanı’nda hazırlanan daireye yerleştirildi.

Bu sirada o dönemdeki Dâhiliye Vekâleti Emniyet Umum Müdürlüğü (İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü) , İskenderiye Konsolosluğu'na O'na ne zaman ve hangi konsoloslukça vize verildiğini sormakla meşgul idi.

1936 yılının 27 Aralık Pazar günü saat 19.45’te ikamet ettiği Mısır Apartımanı’nda vefat etti.

İstanbul gazeteleri O'nun ölüm haberine çok kısa yer verdi.

Ankara’dan Üniversite’ye ve resmi yetkililere tören yapılmaması ve törenlere katılmamaları hakkında emir gönderildi.

Cenazesi Beyazıt Camii avlusuna getirildi. Cenazede çok az kişi vardı.

O sırada bir üniversite öğrencisi cenazeyi tanıdı. Koşarak üniversiteye gitti. O'nun vefat ettiğini haber verdi. "Ders yapılacak gün değil!" dedi.

Gençler cenazeye koştu. Tabutunu, Bayezid Camii avlusundan Kâbe örtüsü ve bayrağa sarılı olarak  Edinekapı’ya kadar el üstünde taşıdı. Edirnekapı’da sevdiği arkadaşı Ahmed Naim Bey’in yanına defnedildi.

Cenazesinde bayrak yarıya indirilmedi.

1938 yılında kabrini yine üniversiteli gençler yaptırdı.

Kimden bahsettiğimi anladınız herhalde. O, bu ülkenin Milli Marşı'nı kaleme alan "Mehmet Akif" idi.

Sahi milli marşını kaleme aldığınız ülkede polis takibatına uğramamak için ülkeyi terk etmek zorunda kalsaydınız siz ne hissederdiniz?

Diyanet İşleri Başkanlığı  78. ölüm yıldönmümünde Akif'in ölümsüz eseri Safahat'ı dijital dünyaya taşıdı.

Tüm mobil marketlerden ulaşılabilen bu hizmete (http://www.dijitalsafahat.com/) web adresinden de ulaşabilirsiniz.

Veteriner Hekim olarak meslektaşı olmakla gurur duyduğum Mehmet Akif'i rahmet ve saygıyla anıyorum.



12 Mart 2014 Çarşamba

İstiklâl Marşı



Bugün "İstiklâl Marşı"mızın kabul edilişinin 93. yıldönümü. Mehmet Âkif Ersoy tarafından kaleme alınan bu eser, 12 Mart 1921'de Birinci TBMM tarafından "İstiklâl Marşı" olarak kabul edilmiştir.

1921 yılında açılan güfte yarışmasına 724 eser katılmıştır. Yarışmaya para ödülü konduğu için o anda Burdur Milletvekili olan Mehmet Âkif Ersoy yarışmaya katılmak istemez. Dönemin Milli Eğitim Bakanının ısrarı üzerine Ankara'daki Taceddin Dergahı'nda yazdığı ve Türk Ordusu'na ithaf ettiği şiirini yarışmaya koymuştur. Yapılan elemeler sonucunda 12 Mart 1921 tarihinde bazı milletvekillerinin itirazlarına rağmen Mehmet Âkif'in yazdığı İstiklal Marşı coşkulu alkışlarla kabul edilmiştir. Mecliste İstiklâl Marşı'nı okuyan ilk kişi dönemin Milli Eğitim