"Svalbard Küresel Tohum Deposu" Norveç'in kuzeyindeki Spitsbergen adasında, bir buzdağının 130 metre altında inşa edildi ve Mart 2008 ayında faaliyete başladı. Dünya üzerindeki tüm tohum çeşitlerini biraraya getirmeyi amaçlayan bu depoda şu anda dünyanın dört bir yanından yaklaşık 4.5 milyon farklı tohum özel ambalajlarda saklanıyor. Kuzey Kutbu'na 1100 kilometre uzaklıktaki Spitsbergen adasındaki bu depoda bazı tohumlar bin yıl saklanabiliyor. Bu depo her türlü saldırıya, nükleer patlamaya ve depreme dayanıklı olarak inşa edildi. O nedenle Sayın Yalçın'ın belirttiği gibi bu depoya “Svalbard Kıyamet Tohum Deposu" deniyor. Gelecekte olabilecek bir nükleer savaş, deprem, tufan ve meteor çarpması gibi herhangi bir durumda tohumları korumak bu deponun inşasının görünen amacı.
Ancak bu konuda bazı dehşet verici kuşkular var. Bunlardan ilk sırayı, tarım sektörünü ellerinde tutan GDO'lu (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) tohum üreticisi şirketlerin, dünyayı ekonomik ve genetik olarak ele geçirme niyetlerinin olduğu şeklindeki kuşku alıyor. Bu projenin sponsörlerinin kimliklerine ve geçmişlerine bakıldığı zaman bu kuşkunun hiçte yabana atılacak cinsten olmadığı görülüyor.
Bu deponun işleticisi Global Crop Diversity Trust. Bu kuruluşun 2007-2012 yılları arasında başkanlığını yapan Kanada'lı Margaret Catley-Carlson, bu görevden önce New York merkezli Population Council'de (Nüfus Konseyi) görev yapmış. Nüfus Konseyi'nin kuruluş amacı ne derseniz, bu Konsey 1952'de John D. Rockefeller tarafından, dünya nüfusunu azaltmak amacıyla kuruldu ve gelişmekte olan ülkelerde "aile planlaması" adı altında kısırlaştırma! çalışmaları yürütüyor.
Global Crop Diversity Trust'un diğer yöneticileri ile ilgili bilgilere internet sitesinden ulaşabilirsiniz. Ben bu kuruluşun en büyük sponsörlerinden birisini sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu kuruluşun en büyük sponsörü Bill-Melinda Gates Vakfı'nı kurup kendini Asya ve Afrika'daki çiftçilere adayan! Microsoft'un kurucusu Bill Gates. Diğer sponsörler kim diye mi soruyorsunuz. Ama olmaz ki biraz da siz araştırın. Neyse ikisinin adını verelim, DuPont Pioneer Hi-bred, Monsanto diyerek bu konuyu bitirelim. Bunlar da kim mi? Bunlar dünyanın en büyük tohum ve tarım kimyasalları devleri.
Evet! Gelişmekte olan ve geri kalmış ülkelere GDO'lu tohumları yayarak geleneksel tohumların kökünü kazıyanlar, Norveç'in kuzeyinde ki bir adada geleneksel tohumları saklamak için milyonlar harcıyorlar. Neden acaba? Yoksa ilerde olabilecek kıyamet! durumlarında dünyanın onlara muhtaç olmasını sağlamak için mi?
Bu arada Irak'ın ABD tarafından işğalinde o güne kadar Sümerler'den beri gelen buğday tohum çeşitlerinin yer aldığı Ebu Garib'teki buğday tohumu deposunun, Bağdat'taki müzeler gibi ilk yağmalanan yer arasında olduğunu hatırlatayım. Irak'a demokrasi getirmekle (!) buğday deposu ne alaka değil mi? Bağdat'ta bu yağmalanan tohumların şimdi nerede olduğunu yazmama gerek yok herhalde!
Rockefeller Vakfı'nın ve diğer benzeri kuruluşların üstün ırk yaratma için kullandıkları Öjenik (Eugenics) biliminin bugünkü adı Genetik Mühendisliği'dir. II. Dünya Savaşın'da Hitler'in mali destekcisi de Rockfeler Standard Oil Group'dur. Gen mühendisiliği ile üstün ırk yaratılırken, istenmeyen ırkların sistematik olarak da yok edilmesinin mümkün olduğunu tahmin edersiniz.
1939 yılında Harlem'de Negro Projesi'ni Aile Planlaması Enternasyonel'in (Planned Parenthood) kurucusu ve Rockefeller ailesinin dostu Margaret Sanger başlatmıştı. Amaç elbette istenmeyen ırk olan zencilerin ortadan kaldırılmasıydı.
Tohum deposundan nereye geldik. Ama ilgisiz değil. California'da bir firma, ABD Tarım Bakanlığı'ndan (USDA) aldığı araştırma fonuyla, genetik mühendisliği yoluyla erkeği kısırlaştıran bir mısır geliştirdiğini açıklamıştı. Anladınız mı sözü neden tohum deposundan buralara getirdiğimizi.
Sadece tohum değil elbet. Başka bir örnek, 1990'larda BM Sağlık Örgütü (WHO), Nikeragua, Meksika ve Filipinler'de 15-45 yaş arası milyonlarca kadına tetanoz aşısı yapılması için kampanya başlattı. Erkeklerde tetanoz olabilir. Ama aşı sadece kadınlara yapıldı. Bu durum şüphe ile karşılandı ve aşı incelendiğinde doğal bir hormon olan hCG içerdiği ve tetanoz aşısıyla birleştiğinde kadınların hamile kalmasını önleyen bir antikor ürettiği ortaya çıktı. Bu aşının spronsörleri kimdi biliyormusunuz? Rockefeller Vakfı, Dünya Bankası, Dünya Sağlık Örgütü, tohum deposunun olduğu Norveç Hükümeti. Tetanoz aşısı kampanyası sadece bu ülkelerde mi uygulandı sanıyorsunuz. Günümüzden örnek olarak Kenya'yı verebilirim. Aynı şekilde 14-49 yaş arası kadınlara uygulanıyor. Erkeklere uygulanmıyor. Son yıllarda dünya çapında ve ülkemizde de uygulanan aşılama kampanyalarını dı siz hatırlayın artık!
Sayın Yalçın'ın yazısında bahsettiği Hindistan'da binlerce çiftçinin intihar etmesine, milyonlarcasının böbreğini satmasına neden olan projenin de arkasında da Rockefeller Vakfı vardı. "Yeşil Devrim" (Green Revolution) adıyla Hindistan ve Meksika gibi ülkelerde çiftçilerin elindeki tohumların alınıp yüksek verimli ıslah edilmiş hibrid tohumlar verilerek, her sene yeni tohum almak zorunda bırakıldı. Hibrid tohumları, GDO'lu tohumlar izledi. Bu yeni tohumlar kimyasal gübrelere ihtiyacı getirdi. Bu da çiftçileri petro-kimya şirketlerine bağımlı hale getirdi. Bu şirketler de Rockefeller ve benzeri grubların kontrolündeydi. Pestisit ilaçlar kullanmak zorunluğu da artık ekmek kadayıfının üzerinde ki kaymak oluyordu.
Hindistan ve Meksika'da bu proje uygulandı. Şimdi de Afrika'da aynı proje uygulanıyor (http://www.gatesfoundation.org/How-We-Work/Resources/Grantee-Profiles/Grantee-Profile-Alliance-for-a-Green-Revolution-in-Africa-AGRA). Amaç aynı yüksek verimli ! GDO'lu tohumları ve tarım kimyasallarını yaygınlaştırmak. Bu defa projenin sponsörü Bill-Melinda Gates Vakfı.
Plan başarıyla işliyor. Dünyanın, birkaç tohum devinin kölesi olacağı günler çok uzak değil! Bugüne kadar silah, petrol gibi ürünlere ambargo koyan başta ABD ve diğer batı ülkeleri, yakında istedikleri şekilde hareket etmeyen ülkelere tohum ambargosu da koyarsa süpriz olmayacak.