10 Haziran 2019 Pazartesi

Kul Hakkı

İslâmî kaynaklarda, insanların gereğini yerine getirmekle yükümlü oldukları haklar “Allah’ın hakları” (hukūkullah) ve “kulların hakları” (hukūk-ı ibâd) şeklinde başlıca iki kısma ayrılmış, bazı kaynaklarda bunlara bir de hem Allah hakkı hem kul hakkı sayılan haklar eklenmiştir.

Allah’ın haklarına (Hukūkullah)  riayet “Allah’ın emrine saygı” (et-ta‘zîm li-emrillâh), hukūk-ı ibâda riayet ise “Allah’ın yarattıklarına şefkat” (eş-şefekatü alâ halkıllâh) deyimleriyle ifade edilir. Allah’ın emrine saygı, O’nun varlığına ve birliğine iman edip hükümlerine uygun şekilde yaşamakla gerçekleşir.

Kul hakları ise genellikle insanların canları, bedenleri, ırz ve namusları, mânevî şahsiyetleri, makam ve mevkileri, dinî inanç ve yaşayışları gibi konulardaki kişilik haklarıyla mallarına ve aile fertlerine ilişkin haklarından oluşmakta ve bunlara yönelik olarak yapılan kötülükler, verilen zararlar kul haklarına tecavüz sayılmakta, bu tecavüz de “mazlime” ve bunun çoğulu olan “mezâlim” kelimeleriyle ifade edilmektedir. Belli bir kişiye verilen zararlar yanında zimmet, irtikâp, karaborsacılık, fitne, idarî baskı ve zulüm gibi ammenin maddî ve mânevî haklarına ve menfaatlerine, huzur, güvenlik ve refahına zarar verme sonucunu doğuran her türlü faaliyet de çeşitli âyet ve hadislerle diğer İslâmî kaynaklarda kul hakkına tecavüz sayılıp yasaklanmıştır. Öte yandan kul haklarına dair hükümler aynı zamanda Allah’ın koyduğu hükümler olduğundan bunlar da geniş anlamda hukūkullah içinde görülmüş ve bu hakların gözetilmesi Allah’ın emrine saygı olarak değerlendirilmiştir.

Bir hadiste Allah’ın huzurunda hesabı sorulacak olan günahlar affedilebilecek olanlar, affedilemeyecek olanlar ve affedilmesi şarta bağlı olanlar şeklinde üçe ayrılmıştır. Birincisinin kulun Allah’a karşı işlemiş olduğu günahlar, ikincisinin inkârcılık, üçüncüsünün de kul haklarından doğan günahlar olduğu bildirilmiş (Müsned, VI, 240), başka bir hadiste de üzerinde kul hakkı bulunan kimsenin hiçbir maddî bedelin geçerli olmayacağı kıyamet gününden önce hak sahibiyle helâlleşmesi istenmiştir (Buhârî, “Meẓâlim”, 10; “Riḳāḳ”, 48). İslâm âlimleri, bu tür hadislere dayanarak Allah katında kul haklarıyla ilgili tövbelerin kabul edilip günahların bağışlanabilmesi için bu hakların sahiplerine ödenmesi veya onların rızalarının alınması gerektiğini bildirmişlerdir.

İslâm âlimlerinin çeşitli âyet ve hadislere dayanarak tesbit ettikleri büyük günahların (kebâir) çoğu kul haklarıyla ilgilidir. Bunlar arasında adam öldürme, hırsızlık, hıyanet, zimmet ve irtikâp, ana babaya kötülük etme, akrabalık ilişkilerini kesme, yalancı şahitlik, haklıyı haksız, haksızı haklı gösterme amacıyla yalan yere yemin etme, mâsum insanlara iftira etme, yetim malı yeme, tefecilik yapma, halk üzerinde zulüm ve baskı kurma, eziyet ve işkence etme gibi hak ihlâlleri de bulunmaktadır (Zehebî, s. 40-181).

Büyük hesap gününde vay halimize.


4 Haziran 2019 Salı

Bayramınız Kutlu Olsun!

Endülüs 700 yıl İslam olduktan sonra kafirlerin eline geçti.

İstanbul'un İslam olması üzerinden daha 600 yıl bile geçmedi.

Ey Müslümanlar (!) Unutmayın. Müslüman gibi Müslüman olmazsanız yarın bu topraklarda bayram kutlayamayabilirsiniz.

Allah (cc) bizlere Müslüman gibi Müslüman olmayı ve kıyamete kadar bu topraklarda nice bayramlar kutlamayı nasip etsin.

Bayramınız kutlu olsun.