15 Eylül 2015 Salı

Dağlıca Türküsü



Sana sıkılan kurşun
Ciğerime saplanır
Bilmem bu acı nasıl
Yüreğimde saklanır

Can verdiğin bayrağın
Tabutuna sarılmış
Sana yüce yaradan
Cennetten yer ayırmış

Şehidim rahat uyu
Biz bekleriz vatanı
Bu millet affeder mi
Sana kurşun atanı

Can verdiğin bayrağın
Tabutuna sarılmış
Sana yüce yaradan
Cennetten yer ayırmış

Melekler seni bekler
Hasretle gökyüzünde
Sen her şeye değersin
Milletin gözünde

Can verdiğin bayrağın
Tabutuna sarılmış
Sana yüce yaradan
Cennetten yer ayırmış

(1)  Jandarma Genel Komutanlığı Bandosu'nun  Dağlıca’da terör örgütü PKK’nın saldırısıyla şehit olan 16 asker için yazdığı türküdür.

12 Eylül 2015 Cumartesi

Vinçler Altında İbadet

Dün Kabe'de Mekke'yi Amerika'nın Manhattan bölgesine çevirme projesinde çalışan vinçlerden birisi yıkıldı ve ilk bilgilere göre 100 den fazla hacı adayı hayatını kaybetti. Bu sayının birkaç misli hacı adayı da yaralandı.


Manhattan (New York)

Mekke
 
Bugünkü gazetelerde Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in "Bu büyük ibadetin vinçlerin gölgesinden kurtulması, İslam dünyası olarak temennimiz" şeklinde bir demecini gördüm.

Bu kutsal mekanlar İslam aleminin ortak değerlerdir. Bu mekanlarda Suudi yönetiminin rant için keyfi uygulamalarına izin verilemez verilmemelidir. Ancak İslam alemi ve Türkiye maalesef bu konuda çok sessiz. Batının en lüks markaları Kutsal Kabe'nin dibindeki Zemzem Tower'daki mağazalarda müşteri bekliyor. Mekke'nin bu durumu kalbimi sızlatıyor. Daha önce de yazdım (1).  Mekke ve Kabe'deki bu çirkinlik abidesi yapılaşmalar bir an önce durdurulmalı. Dünkü vinç hacıların üzerine düşmüş. Bu şekilde devam ederse başka bir vinçde Kutsal Kabe'nin üzerine düşüp yıkımına sebep olabilir ve hiç bir müslüman yarın büyük hesap gününde Allah'ın (cc) huzurunda Kabe'yi yıkmanın veya buna seyirci kalmanın hesabını veremez.

Sayın Görmez, İslam aleminde en büyük müslüman ülkelerden birinin Diyanet İşleri Başkanı olarak bu konuda şimdiye kadar bir uyarıda bulundu mu acaba merak ediyorum. Sahiden bu yapılaşmayı eğer İsrail yapmış olsaydı İslam alemindeki tepkiler nasıl olurdu acaba. İsrail'in Kudüs'te yaptığı çalışmalarda sesini çıkaran İslam alemi, çok daha kötüsünü Kutsal Mekke ve Medine'de yapan Suudilere neden sessiz kalıyor? Bu da sorumu şimdi dediğinizi duyar gibiyim. Suudiler baş tacımız (!)

(1) http://zaferzog.blogspot.com.tr/2014/02/mekke-ve-kabe.html

16 Ağustos 2015 Pazar

6ncı Yıl

Fener Rum Patriği Bartholomeos'un da katılımı ile Trabzon'un Maçka ilçesindeki  Sümela Manastırı'nda Hristiyan Ortodokslarca son beş yıldır düzenlenen ayin dün tekrarlandı. Patrik "Bize bu imkanı sağlayan hükümete teşekkür ederiz" dedi. İhanet altıncı yılına girdi.  Daha öncede yazdık ama birileri tarafından duyulmuyorsa ve ihanete devam ediliyorsa tekralayalım ki ahirette Büyük Fatih Sultan Mehmet Han ile karşılaşırsak yüzüne bakacak durumumuz olsun.

Bartholomeos ayinde
Ülkemizde bir çok kilise mevcut ve bu tür ayinler sürekli yapılıyor. Ancak bu kadar insan ve Patrik bu kadar zahmete girip Sümela Manastırına kadar zorlu yolu çıkıp neden burada ayin yapıyor. Ve özellikle de neden 15 Ağustos tarihi seçiliyor.

Çünkü, İstanbul'un Fethinden sonra, Fatih Sultan Mehmet 15 Ağustos 1461'de, 257 yıldan beri Trabzon'da saltanat süren Trabzon Bizans Comnenus hanedanını yok etmiştir. Onun için 15 Ağustos tarihinde Trabzon Sümela manastırında bu ayin düzenlenir. Patrik bu kadar zahmete girip bu ayine katılır. Amaç Trabzon Bizans Devletini diriltmektir.

Osmanlı'yı dilinden düşürmeyen bir iktidarda bu ayinlere izin vermiştir ve cennet mekan Fatih Sultan Mehmet'in kemiklerini mezarında sızlatmakta beis görmemektedir.

Burada, büyük veli Sarı Saltuk'u hatırlamadan geçemeyeceğim. 1260'lı yıllarda kendi doğdukları topraklardan 10 binlerce kilometre uzaktaki Karadeniz kıyılarına ve Dobruca civarlarına gelerek yerleşen Sarı Saltuk ve beraberinde 12000 çadır Türkmen, İ'lâ-yı Kelimetullah için yani Allah'ın adını yüceltmek için mücadele etmişler, insanları İslam'a çağırmışlardır. Rumeli topraklarında ilk İslâm tohumlarının yeşermeye başlaması bu yüce ruhlu alperenler sayesindedir. Sarı Saltuk ayrı bir makale konusudur.

Sarı Saltuk vefatında kendisi için oniki tabut hazırlanmasını vasiyet eder. Adamları Sarı Saltuk'u yıkayıp kefenledikten sonra, evinin yanına getirirler. On bir tabut daha hazırlanır. Çünkü Sarı Saltuk, ölümünden sonra on iki yerde makamının olacağını kendilerine söylemiştir. Çevredeki bey ve sultanlara bir tabut verilir. Tabutu alan, Saltuk'un cesedinin kendisinde olduğunu görür ve ülkesine dönerek cenazeyi defneder.

Saltuknâme'ye göre, Sarı Saltuk'un tabutunu alarak ülkesine götüren sultan ve beyler şunlardır: Tatar Hanı, Eflâk, Boğdan, Rus, Üngürûs (Macar), Leh (Polonya), Çeh (Çek), Bosin (Bosna), Beravati (Hırvat), Karnata. Babadağ'a ve Edirne'ye gömülen tabutlarla mezar sayısı on ikiye ulaşmaktadır.12 Sarı Saltuk'un defni ile alâkalı olarak, Evliya Çelebi Seyahatnâmesi'nde, Hacim Sultan ve Hacı Bektaş velâyetnâmelerinde onun için birden çok tabutunun hazırlandığı, küçük farklılıklarla da olsa, benzer şekilde anlatılmaktadır.

Balkanların farklı noktalarında Sarı Saltuk'un türbeleri, o yöre insanları için, önemli bir ziyaret mekânı olma özelliğini hâlâ korumaktadır.

Sarı Saltuk'un bu türbeleri o toprakların müslümanlara ve Türklere ait olduğunu gösteren tapulardır.

Fakat ne gaflettir ki aynı düşünceyle Sümela'da ayin düzenleyerek Trabzon, Maçka, Sümela, Karadeniz bizimdir demek isteyenlere izin verilmektedir. Ülkemizde ki milyonlarda bundan bi haberdir. Zaten onlar neyin farkıdadırlar ki.