13 Mart 2022 Pazar

YouTube'da Müzik dinlemeyi bırakın lütfen

Ciddi olarak söylüyorum kendinize bir iyilik yapın ve YouTube'da müzik dinlemeyi bırakın. Siz daha iyisini hakediyorsunuz.

Bazen müzik videosunu izlemek, yeni sanatçıları keşfetmek veya nadir eserleri dinlemek için YouTube bir seçenek olabilir. Ama kesinlikle müzik dinlemek için ana platform olarak kullanmayın.

Neden diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Herşeyden önce YouTube'da müzik dinliyorsanız, muhtemelen müziğin hakkını veremeyen bir dizüstü bilgisayar veya PC hoparlörlerinden dinliyorsunuz. En iyi ihtimal güzel bir kulaklık veya bir hi-fi sistemden dinliyorsunuz. Böyle bir durumda bile, kendinize büyük bir kötülük ediyorsunuz ve ruhunuzun gerçekten özel bir şeyi deneyimleme yeteneğini reddediyorsunuz. İşte nedeni;

YouTube'da tüm sesler sıkıştırılmıştır (yaklaşık olarak 126 kbps AAC'ye kadar), ki bu kendi içinde o kadar da kötü değildir. AAC sıkıştırması düşük bit hızlarında kulağa hoş gelebilir. Bununla birlikte, kaynak dosyalar olarak yetersiz sıkıştırılmış videolar kullanıldığında bir sorun haline gelir.

Gerçek şu ki, sıkıştırılmış -özellikle kötü sıkıştırılmış örnekler- duygusal olarak insanda aynı etkiyi yaratmaz. Kötü sıkıştırılmış müzik cansız ve bozuk gelebilir ve bu, duygular sözkonusu olduğunda darbe etkisi yapar.

MP3'ün yükşelişi ile birçok insanın içine düştüğü bir tuzak plak, kaset ve CD'lerimizi bir kenara atıp MP3 formatında müzik dinlemeye başlamaktır. Şimdi lütfen düşünün. En son ne zaman MP3'te, YouTube'da ve hatta Spotify'da bir müzik parçası sizi ürpertecek kadar duygulandırdı? Müzikle ciddi bir bağlantısı olan herkes bu duyguyla ilişki kurabilir ve bunu hissetmeyeli epey zaman geçtiğini düşünüyorum. Dönüş yolu var; tek yapmanız gereken YouTube'u kapatmanız! Plak, kaset, CD dinlemeniz.

Müzik güçlü bir şeydir; heyecanlandırma, ilham verme ve hatta stresi azaltma yeteneğine sahiptir.

 Müzik beynin gıdası gibidir – onu alabileceği en iyi şekilde beslemeniz gerekmez mi?

Son olarak, bir dinleme platformu olarak YouTube – hatta Spotify – hakkında hissettiklerimi özetleyecek olursam, şöyle söyleyebilirim:

YouTube'da müzik dinlemek, fast food tüketmek gibidir. Hızlıdır, ucuzdur ve açlığınızı bir miktar giderir, ancak sonuçta tatminsiz kalırsınız. Kendinize bir iyilik yapın ve gerçek müziği yeniden keşfedin; Tıpkı gerçek yiyecekler gibi, daha pahalıya mal olacak ve daha fazla zaman alacaktır, ancak nihayetinde uzun vadede daha tatmin edicidir.

12 Mart 2022 Cumartesi

Bu kış sert geçecek.

Bizim meteroloji her ne kadar bazı zamanlarda saat farkı hatası yapsa da tahminleri genellikle doğru çıkıyor. Şu ana kadar bu defada doğru tahminde bulundular. Meteroloji deyince bir fıkra aklıma geldi.

Kızılderililer sonbaharda yeni seçilen genç büyücüye gidip sorarlar:
- Bu kış nasıl geçecek ?
Modern dünyanın adetleriyle yetişmiş genç büyücü eskilerin sırlarını bilmediği için kışın nasıl geçeceği konusunda hiçbir fikre sahip değildir. Ne olur ne olmaz diye işi sağlama almak ister :
- Bu kış sert geçecek!

Sonra kendisi de merak edip meteorolojiyi arar :
- Sizce bu kış nasıl geçecek?
Meteorolog:
 - "Sert geçecek gibi görünüyor” der.
Bu söz üzerine genç büyücü kabileye haber gönderir :
- Kış çok sert geçebilir.
Kabile tekrar odun toplamaya başlar. Genç büyücü bir süre sonra meraklanıp meteorolojiyi yine arar :
- Bir gelişme var mı, durum nedir ?
Yetkili cevap verir :
- Valla bu kış daha öncekilere benzemeyecek galiba. Çok sert geçecek.
Genç büyücü kabileyi toplar :
- “Daha çok odun toplayın, kış çok sert geliyor!”.
Kabile ormana yayılır, harıl harıl odun toplamaya başlar. Bir süre sonra büyücü meteorolojiyi tekrar arar.:
- Bir değişiklik var mı ?
Yetkili “Valla ben böylesini görmedim. Feci bir kış geliyor” der.
Genç büyücü “Hayret!” der, “Nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?”
Meteorolog, biraz da endişeyle “Kızılderililer” der, “Harıl harıl odun topluyorlar. Hiç bu kadar toplamamışlardı.”

Güzel günler dilerim.

3 Mayıs 2021 Pazartesi

3 Mayıs

 


 Milli Şef İnönü döneminde yapılan gizli komünizm faaliyetlerinden rahatsız olan yazar, şair ve tarihçi Hüseyin Nihal Atsız dönemin Başbakanı Şükrü Saracoğlu'na hitaben, dönemin Milli Eğitim Bakanı (Maarif Vekili)  Hasan Ali Yücel, yazar ve gazeteci Sabahattin Ali ve diğer bazı şahısları şikayet etmek üzere Orhun dergisinde 1 Mart 1944'te ve  bir ay sonra 1 Nisan 1944'te iki açık mektup yazar.

Yayımladığı iki “açık mektup”ta Atsız, II. Dünya Savaşının sonuna doğru Sovyetler Birliği’nin savaşı kazanma sürecine girmesi üzerine Türkiye’de artan komünist etkinliklerine dikkat çeker ve özellikle bunların eğitim alanında yapacağı yıkıcı etkileri açıklayarak, bu kötü gidişe bir “dur!” denilmesini ister. “Başvekil Saracoğlu Şükrü’ye” hitap eden mektuplarının ikincisinde Atsız, özellikle Millî Eğitim alanındaki komünist etkinliklerini ve faillerini ele alır, onları sırasıyla tanıtır ve yazısının sonunda o etkinlikleri destekleyen zamanın Milli Eğitim Bakanını istifaya davet eder.

Atsız’ın yayınladığı ikinci mektuptan sonra Sabahattin Âli, Nihal Atsız aleyhine hakaret davası açar. (1)