28 Mayıs 2019 Salı

Nice Yıllara

Rus İmparatorluğu'nda 1917 Bolşevik İhtilalinden sonra Kafkaslar birçok siyasi gelişmelere sahne oldu. Bu süreçte 28 Mayıs 1918 tarihinde Tiflis'de "Azerbaycan Milli Şurası" tarafından "Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti" ilan edildi. Meclis açılıncaya kadar geçici şüra ilan edilerek, başkanlığa Mehmet Emin Resulzade seçildi. 9 kişilik icra heyetinin başkanlığına da Feth Ali Han Hoyski getirildi, H.Agayev ve M.Seyidov başkan yardımcısı oldu.

Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti'nin ilk Bayrağı
Bugün Azerbaycanlı kardeşlerimiz " Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti" nin kuruluşunun 101. yılını kutluyor. Azerbaycanlı kardeşlerimize Nice yıllara diyor, bağımsız "Azərbaycan Demokratik Respublikası" nın kıyamete kadar baki kalmasını diliyorum.

Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti'nin bugünkü bayrağı (1)

Mehmet Emin Resulzade (1884-1955) Mehmed Emin Resulzâde, Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı



(1) 9 Kasım 1918'de Azerbaycan Halk Cumhuriyeti Hükümeti tarafından üç renk üzerine ay ve sekiz köşeli yıldızdan oluşan Azerbaycan bayrağı kabul edildi. Bu renkler üstte Türkçülüğü temsil eden mavi, ortada çağdaşlaşmayı temsil eden kırmızı, ve altta İslamcılığı temsil eden yeşilden oluşmaktadır.

3 Mayıs 2019 Cuma

3 Mayıs



Milli Şef İnönü döneminde yapılan gizli komünizm faaliyetlerinden rahatsız olan yazar, şair ve tarihçi Hüseyin Nihal Atsız dönemin Başbakanı Şükrü Saracoğlu'na hitaben, dönemin Milli Eğitim Bakanı (Maarif Vekili)  Hasan Ali Yücel, yazar ve gazeteci Sabahattin Ali ve diğer bazı şahısları şikayet etmek üzere Orhun dergisinde 1 Mart 1944'te ve  bir ay sonra 1 Nisan 1944'te iki açık mektup yazar.

Yayımladığı iki “açık mektup”ta Atsız, II. Dünya Savaşının sonuna doğru Sovyetler Birliği’nin savaşı kazanma sürecine girmesi üzerine Türkiye’de artan komünist etkinliklerine dikkat çeker ve özellikle bunların eğitim alanında yapacağı yıkıcı etkileri açıklayarak, bu kötü gidişe bir “dur!” denilmesini ister. “Başvekil Saracoğlu Şükrü’ye” hitap eden mektuplarının ikincisinde Atsız, özellikle Millî Eğitim alanındaki komünist etkinliklerini ve faillerini ele alır, onları sırasıyla tanıtır ve yazısının sonunda o etkinlikleri destekleyen zamanın Milli Eğitim Bakanını istifaya davet eder.

Atsız’ın yayınladığı ikinci mektuptan sonra Sabahattin Âli, Nihal Atsız aleyhine hakaret davası açar. (1)


12 Nisan 2019 Cuma

Tarihle yüzleşmek !

Fuzûlî ne güzel demiş;

“Derdime vâkıf değil canan beni handan bilir
Hakkı vardır şad olanlar herkesi şadan bilir
Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil
Çektiğim âlâmı bir ben birde Allah’ım bilir.”


Yazsam tesiri yok, yazmasam gönül razı değil. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 1915 olaylarının yıldönümü olan 24 Nisan'ı 'Ermeni soykırımını anma günü' ilan ettiğini açıklayınca yine dayanamadım yazıyorum.




Fransızların tarihi katliam ve soykırımlarla doludur. Son yıllarda yaptıkları  hepimizin hatırında. O nedenle son yıllardakileri geçelim. Sadece Fransa'nın uluslarası güç odaklarını bile beklemeden bağımsız, Birleşmiş Milletler üyesi bir devlet olan Libya'ya yaptığı saldırıyı hatırlatalım. Batının öncülüğünde ne yazık ki bizim de ülke olarak dahil olduğumuz saldırılar sonrasında bugün Libya üçe bölünmüş durumdadır. Hergün binlerce insan ölmektedir. Yüzlerce kadına tecavüz edilmektedir. Ancak dünya medyasında bu olaylar tek satır olarak bile yer almamaktadır. Evet, söylediğimiz gibi güncel olanları bırakıp biraz tarihe yolculuk yapalım.

Cezayir, bildiğiniz gibi bir kuzey Afrika ülkesi. Cezayir 1830-1962 yılları arasında Fransız işgali altında kaldı. O tarihlere kadar Osmanlı Devletinin bir eyaleti olan Cezayir, Osmanlı Devletinin zayıflamasıyla, 1827'den itibaren Fransa'nın saldırılarına maruz kaldı. Emir Abdülkadir'in yürüttüğü gerilla savaşını hariç tutarsak, Cezayir, 1830 yılında Fransızlar tarafından tam olarak işgal edildi.