29 Haziran 2024 Cumartesi

ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi Terörü Önleyemedi

ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi ile terörün ne alakası var mı diyorsunuz? Anlatalım.

Önce 1980 yıllarda dünyadaki gelir dağılımına bakalım. Dünyadaki bütün geliri bir pastaya benzetirsek, 1980’lerin başında dünyanın en zengin %20’si  bu pastanın %87’ni, 2nci dünya olarak adlandırabileceğimiz ikinci gruptakiler ki bunlar dünya nüfusunun %30’u teşkil ediyordu, pastanın %11’ini, geri kalan 3ncü dünya yani en fakir %50 ise pastanın %2 ni yiyordu.

Emperyalist batı ülkeleri yani pastanın %87’i tüketen dünya nüfusunun % 20’sini teşkil eden ülkeler dediler ki bu durum böyle devam etmez. Biz pastanın büyük bir kısmını tüketiyoruz. Dünya’da anarşi, husursuzluk ve terör olur. Buna bir çözüm bulalım. Biz pastadaki payımızın bir kısmından vazgeçelim, bu kısmı diğer gruplara verelim, diğer gruptakilerin de pastadaki paylarını arttıralım. Bunun üzerine kendi paylarının %8’sini diğer gruplara vererek 2010 yılına kadar kendilerinin pastadaki payını %80’ne düşürerek 2nci dünyanın payını %15’e, 3ncü dünyanın payını da %5’e çıkarmaya karar verdiler. Bu durumda 2nci dünya ülkelerinin payı %36 oranında, 3ncü dünya ülkelerinin payıda %150 oranında artmış olacaktı.

Bu sonuç ancak 2nci ve 3ncü dünya ülkelerinin daha fazla ürün ve hizmet üretmesi ile sağlanabilirdi. Bu amaca yönelik olarak mesela otomobil batı ülkelerinden Türkiye ve Hindistan gibi ülkelere, bu ülkelerdeki tekstil üretimi de Mısır ve Pakistan gibi ülkelere kaydırıldı. Ülkemizdeki otomobildeki üretim artışının neden olduğunu, tekstilcilerin neden isteyerek olmasa da Mısır’a gitmek zorunda kaldıklarını sanıyordunuz? Bugün içinde bulunduğumuz ekonomik kriz nedeniyle son yılları dikkate almazsak son 20- 25 yılda ülkemiz insanı gelirlerindeki bu artışını gördü.


Emperyalist ülkeler bu kararlarını uygularken dediler ki; tamam bu üretimleri bu ülkelere kaydıracağız ama bu ülkelerin ürettiği otomobile biz bineceğiz, ürettikleri tekstil ürünlerini biz kullanacağız, ürettikleri gıda maddelerini biz  tüketeceğiz. O nedenle bu ülkeler bu ürünleri üretsin ama bu ürünler kaliteli olsun, insan sağlığına zararlı olmasın dediler. Ayrıca biz bugüne kadar çevreyi oldukça katlettik. Bizde bu dünyada yaşıyoruz, aynı havayı soluyoruz, aynı suları kullanıyoruz, aynı denize giriyoruz. Bu ülkeler üretim yaparken çevreye de zarar vermesin. İşte buradan hareketle ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi, ISO 22000 Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi, ISO 14000 Çevre Yönetim Sistemi standardları hazırlandı ve ülkelerin üretim yaparken bu standardlara uygun hareket etmeleri istendi. Böylece bu yönetim sistemleri hayatımıza girdi.

Ancak bugün gelinen noktada ISO 9001 Kalite Yönetim Sisteminin terörü önleyemediği görülmüyor mu? Tabi bu terör olayları da planın başka bir parçası değilse.

27 Haziran 2024 Perşembe

Hi-Fi Müzik Sistemi'nin En Önemli Parçası ve Nedenleri

Hi-Fi (High Fidelity) müzik sistemleri, orijinal kayda mümkün olduğunca yakın bir ses kalitesi elde etmeyi amaçlayan sistemlerdir. Bir hi-fi sistemi, yüksek kaliteli ses üretimi için bir araya getirilen çeşitli bileşenlerden oluşur. Bu bileşenler genellikle kaynak bileşeni, amplifikatör ve hoparlörleri içerir. Her bileşen önemli olmakla birlikte, kaynak bileşeni çoğunlukla en kritik parça olarak kabul edilir. İzninizle kaynak bileşeninin neden bu kadar önemli olduğu ve genel performansı nasıl etkilediğine bakalım.

Kaynak Bileşeni Nedir?

Bir hi-fi sistemindeki kaynak bileşeni, ses sinyalini sağlayan cihazdır. Bu, bir plak çalar, kasetçalar, makaralı teyp, CD çalar, dijital müzik akışı cihazı veya yüksek çözünürlüklü bir ses oynatıcı olabilir. Kaynak bileşeninin ana işlevi, ses içeriğini okuyup, amplifikasyon ve hoparlörler aracılığıyla yeniden üretilmek üzere elektrik sinyaline dönüştürmektir.

Kaynak Bileşeni Neden Kritik?

1. Ses Sinyalinin Başlangıç Kalitesi:
    - Kaynak bileşeni, ses sinyalinin başlangıç kalitesini belirler. Sinyal, kaynağında bozulmuşsa, ne kadar iyi bir amplifikatör veya hoparlör kullanırsanız kullanın, orijinal sadakate ulaşamaz. Yüksek kaliteli bir kaynak, ses sinyalinin en baştan itibaren mümkün olduğunca doğru ve detaylı olmasını sağlar.



2. Doğruluk ve Detay:
    - Yüksek kaliteli kaynak bileşenleri, ses verilerini büyük bir hassasiyetle okur. Örneğin, yüksek kaliteli bir plak çalar, plak yüzeyindeki paraziti en aza indirir ve plak üzerindeki oyukları hassas bir şekilde takip eder. Aynı şekilde, üst düzey bir CD çalar, dijital bilgileri doğru bir şekilde okur. Yüksek çözünürlüklü dijital oynatıcılar, standart çözünürlüklü kaynaklara göre daha iyi ses kalitesi sunar.

3. Yüksek Çözünürlüklü Ses ile Uyumluluk:
    - Modern hi-fi meraklıları, daha fazla detay ve geniş dinamik aralık sunan yüksek çözünürlüklü ses formatlarını tercih ederler. Yüksek çözünürlüklü ses dosyaları, potansiyellerini tam olarak gerçekleştirmek için uyumlu kaynak bileşenlerine ihtiyaç duyar. Yeterli bir dijital müzik akışı cihazı veya DAC (dijitalden analoga çevirici), bu yüksek çözünürlüklü dosyaları işleyebilir ve daha etkileyici bir dinleme deneyimi sağlar.

4. Gürültü ve Bozulma:
    - Kaliteli kaynak bileşenleri, gürültü ve bozulmayı en aza indirmek için tasarlanmıştır. Kötü tasarlanmış kaynaklar, istenmeyen bozulmalar ekleyebilir, bu da dinleme deneyimini kötüleştirir. Üst düzey kaynaklar, temiz bir sinyal yolu sağlamak ve ses kalitesini korumak için daha iyi malzemeler ve daha gelişmiş teknolojiler kullanır.

5. İşlevsellik ve Özellikler:
    - Modern kaynak bileşenleri, dinleme deneyimini geliştiren gelişmiş özelliklerle birlikte gelir. Bu özellikler arasında çeşitli dosya formatları desteği, kablosuz akış yetenekleri ve yüksek kaliteli DAC'lar bulunabilir. Bu özellikler, kullanım kolaylığını ve ses kalitesini önemli ölçüde artırabilir, bu da kaynak bileşenini çok yönlü ve hayati bir parça haline getirir.

Diğer Bileşenlerle Karşılaştırma

Kaynak bileşeninin kritik olduğunu kabul etmekle birlikte, diğer bileşenlerin rollerini de göz ardı etmemek gerekir:

- Amplifikatör: Amplifikatör, kaynak bileşeninden gelen ses sinyalini hoparlörleri sürmeye uygun bir seviyeye yükseltir. İyi bir amplifikatör, sesi temiz ve güçlü bir şekilde yükseltmeli, ses üzerinde renklenme yapmamalıdır.
- Hoparlörler: Hoparlörler, hi-fi sistemindeki son çıkış aşamasıdır. Elektrik sinyalini ses dalgalarına çevirirler. Yüksek kaliteli hoparlörler, ses sinyalini doğru bir şekilde yeniden üreterek tatmin edici bir dinleme deneyimi sunar.

-Ses kabloları: Gerek kaynak bileşeninden amplifikatöre, gerekse amplifikatörden hoparlörlere bağlantı için kullanılan ses kablolarıda çok önemlidir.

Sonuç

Sonuç olarak, bir hi-fi sistemindeki her bileşen, yüksek kaliteli ses üretiminde önemli bir rol oynar. Ancak, kaynak bileşeni en kritik parça olarak kabul edilir. Ses sinyalinin başlangıç noktası olan kaynak bileşeni, sinyalin doğru, detaylı ve gürültüden arındırılmış olmasını sağlar. Bu nedenle, bir audiophile için en önemli yatırım, kaliteli bir kaynak bileşeni seçmektir. Bu, müziğin en saf ve en keyifli formda deneyimlenmesini sağlar. Bitirirken yorumlarınızın yazma konusunda teşvik edici olacağını belirtmek isterim. Müzikli güzel günler dilerim.

22 Haziran 2024 Cumartesi

Kaset Bantların Zamansız Çekiciliği: Bir Genel Bakış

Bir zamanlar müzik dağıtımı ve kişisel ses kaydı için baskın bir ortam olan kaset bantlar, ses teknolojisinin tarihinde özel bir yere sahiptir. Dijital formatların büyük ölçüde yerini almasına rağmen, kaset bantlar, müzik meraklıları ve koleksiyoncular arasında nostaljik bir yeniden doğuş yaşamaktadır. Bu makale, kaset bantların tarihini, çalışma prensiplerini, avantajlarını ve kalıcı çekiciliğini incelemektedir.

Kısa Bir Tarihçe

Kaset bantlar, 1963 yılında Philips tarafından tanıtıldı. İlk başta dikte ve taşınabilir ses kaydı için tasarlanan bu bantlar, kısa sürede müzik endüstrisinde devrim yarattı. 1970'ler ve 1980'ler boyunca, kasetler, taşınabilirlikleri ve uygun fiyatları sayesinde ticari müzik yayınları ve kişisel kayıtlar için birincil format haline geldi.

Kaset Bantlar Nasıl Çalışır?

 

Bir kaset bant, plastik bir kılıf içine yerleştirilmiş manyetik banttan oluşur. Manyetik bant, ses sinyallerini manyetik desenlere dönüştürerek sesi kaydeder ve bir teyp çalar tarafından okunup çalınabilir. İki ana bileşeni şunlardır:

1. Manyetik Bant: Üzerinde manyetik partiküller bulunan ince bir plastik şerit. Ses, bant üzerine bir dizi küçük manyetize alanlar şeklinde kaydedilir.
2. Kaset Kılıfı: Bandı koruyan ve oynatma veya kayıt sırasında bandın bir makaradan diğerine sarılmasını sağlayan mekanizmaları içeren plastik muhafaza.

Kaset Bantların Avantajları

1. Taşınabilirlik: Kaset bantlar kompakt ve dayanıklıdır, bu da onları taşımayı ve saklamayı kolay hale getirir.
2. Uygun Fiyatlılık: Altın çağlarında kasetler, plak veya CD'lere göre daha ucuzdu. Ancak bu durum günümüzde değişmiş gibi gözükmektedir. Ülkedeki eknomik durum ve kaset bantların tekrar popüler hale gelmesi ve kolleksiyonerler tarafında toplanması kaset fiyalarını da etkiledi. 
3. Kayıt Edilebilirlik: Kullanıcılar kolayca ses kaydedebilir ve yeniden kaydedebilir, bu da kasetleri mixtape oluşturma, radyo yayınlarını kaydetme veya kişisel dikte için ideal hale getirir.
4. Fiziksel Etkileşim: Kasetleri el ile kullanma, mixtape oluşturma ve oynatma, geri sarma veya ileri sarma gibi fiziksel etkileşimler, dijital formatların eksik olduğu benzersiz bir kullanıcı deneyimi sunar.

Kaset Bantların Dezavantajları

1. Ses Kalitesi: Zamanla iyileşmiş olsa da, kaset bantlar genellikle CD'ler ve dijital formatlara göre daha düşük ses kalitesine sahiptir. Bant hışırtısı (dip ses/ beyaz ses) ve tekrar tekrar oynatma sırasında sinyal bozulması yaygın sorunlardır.
2. Dayanıklılık: Manyetik bant yıpranabilir, uzayabilir veya kırılabilir, bu da ses kalitesinin bozulmasına veya tamamen kaybolmasına yol açabilir.
3. Sınırlı Kapasite: Kaset bantlar genellikle 90 dakikaya kadar kayıt yapabilir, bu da geniş müzik koleksiyonları için birden fazla bant gerektirir.
4. Manuel İşlem: Dijital formatların aksine, kasetler taraf değiştirme, geri sarma veya ileri sarma gibi manuel işlemler gerektirir, bu da zahmetli olabilir.

Nostaljik Yeniden Doğuş

Son yıllarda, kaset bantlar koleksiyoncular ve nostalji arayışındaki kişiler arasında yeniden popülerlik kazandı. Bu canlanmayı birkaç faktör etkilemektedir:

1. Nostalji: Kaset bantlarla büyüyen birçok kişi kendimi de bu grupta sayabilirim, formatın duygusal değeri ve anılarını canlandırdığı için onu yeniden keşfetmekten hoşlanıyor.
2. Analog Sıcaklığı: Bazı ses meraklıları, dijital formatlara göre daha sıcak ve otantik olarak tanımladıkları analog ses kalitesini tercih ediyor.
3. Koleksiyonculuk: Çağdaş sanatçılar tarafından sınırlı sayıda kaset yayınları ve klasik albümlerin yeniden basımları, koleksiyoncular ve müzik meraklılarına hitap ediyor.
4. Kendin Yap (DIY/ Do-It-Yourself) Kültürü: Kayıt yapmanın ve mixtape oluşturmanın kolaylığı, DIY kültürü ve bağımsız müzik sahneleri ile uyumlu.

Son Söz

Bir zamanlar müzik endüstrisinin temel taşı olan kaset bantlar, ses tarihine silinmez bir iz bıraktı. Taşınabilirlikleri, uygun fiyatları ve kayıt edilebilirlikleri ile on yıllar boyunca sevilen bir format haline geldiler. Teknik sınırlamalarına rağmen, kasetlerin çekiciliği dokunsal, etkileşimli doğalarında ve uyandırdıkları nostaljide yatmaktadır. Nostaljik bir geri dönüş yaşarken, kaset bantlar, geçmişin analog dünyası ile günümüzün dijital dünyası arasındaki benzersiz etkileşim yollarını hatırlatmaktadır.