25 Şubat 2016 Perşembe

Soykırımın 24. Yılı


Birileri, bunlara içimizdeki birileri de dahil Türk tarihinde soykırım arama ve bunu dünyaya kabul etmeye çalışırken 24 yıl önce bütün dünyanın gözü önünde yapılan Hocalı Soykırmını görmezden geliyor. Tam 24 yıl önce  25- 26 Şubat 1992 tarihlerinde Azerbaycan Cumhuriyeti'nın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında bir soykırım yaşandı ve Azerbaycanlı siviller Ermenistan'a bağlı kuvvetler tarafından toplu şekilde katledildi.

"Memorial" İnsan Hakları Savunma Merkezi, İnsan Hakları İzleme Örgütü, The New York Times gazetesi ve Time dergisine göre bu soykırım, Ermenistan'ın ve 366. Motorize Piyade Alayı'nın desteğindeki Ermeni güçleri tarafından gerçekleştirildi. Ayrıca, Karabağ Savaşında Ermeni kuvvetlere komutanlık yapmış bugünkü Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan ve Markar Melkonyan'ın aktardığına göre kardeşi Monte Melkonyan, soykırımın Ermeni güçler tarafından yapılan bir intikam olduğunu açıkladı. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Hocalı Soykırımını Dağlık Karabağ'ın işgalinden bu yana gerçekleşen en kapsamlı sivil katliamı olarak nitelendirdi.

Azerbaycan Cumhuriyeti'nin resmî açıklamasına göre saldırıda 106'sı kadın, 83'ü çocuk olmak üzere toplam 613 Azerbaycanlı hayatını kaybetti.

Bugün ve yarın bakın bakalım her fırsatta Türklerin Ermenilere soykırım uyguladığı yalanınından dem vuran sivil toplum kuruluşlarından herhangi biri daha dün sayılabilecek bir zamanda Ermenilerce bütün dünyanın gözü önünde yapılan Hocalı Soykırımı için meydanlara çıkıp Ermenileri protesto edecek mi.

Allah (cc) 'ın rahmeti bu soykırımda hayatını kaybeden Azerbaycanlı Türk kardeşlerimizin üzerine olsun.

8 Şubat 2016 Pazartesi

Ülkem Benim, Kerkük Zindanı, Obur Dünya, Allah Yar

- 8 Şubat 2004




Ülkem Benim

Ülkem Benim
Garib hüzünler içinde mahzun..

Ülkem Benim
Boynunu asla bükme
Bükme o mağrur boynunu..
Ülkem Benim!
Seviyorum seni hiç bir şeyi sevmediğim gibi... Ülkem

Memleketim
Üzme asla canını
Hangi günü gördün akşam olmamış
Elbet hak dönemidir
Döner de gelir
Bulur herşey yerli yerini
Memleketim, memleketim
Memleketim benim, memleketlim

Aldığımdan daha güzel
Veremezsem seni, çoluk çocuğuma
Lanet olsun bana...
Hele okudukça istiklal harbini
İnan bana..!
Ülkem Benim, memleketim
Canım cananım
Yegane sevgilim
Hiçbirşey uğruna vazgeçemediğim
Memleketim..!

Cem Karaca

***

Kerkük Zindanı

Kerküğün zindanına attılar beni
Mazlumlar sürüsüne kattılar beni

Bir yanım dağladılar ateşle annem
Ne suçum ne günahım yaktılar beni

Türkmen obalarından göçen anneler
Ne yuvaları kalmış ne de haneler

Gökkubbeyi sarsar mazlum feryadım
Elbette birgün güler bize seneler

Cem Karaca

***

Obur Dünya
Karnı büyük Obur Dünya
Keder dolu acı dünya
Ne gül koydun ne de gonca
Yedin yine doymadın mı?
Seni okuyup yazanı
Yunus gibi bir ozanı
Koskocaman pir sultan'ı
Yedin yine doymadın mı?
Hacı bektaş-ı veli'yi
İmam hasan hüseyin'i
O mübarek mevlana'yı
Yedin yine doymadın mı?
Fani kurmuşsun temeli
Bilmem sana ne demeli
Koca mustafa kemal'i
Yedin yine doymadın mı?
Dünya dünya yalan dünya
Karnı büyük Obur Dünya
Yedin yine doymadın mı?

Cem Karaca

***

Allah Yar

Dervişanız hak dost deriz
Dervişanız dervişan
Allah Yar yar
Bu can emanet bu bedene
Sonunda sararlar kefene
Allah Yar yar
Yol bir akıl bir
Bak da görebil

Sev korkma sakın
Rab sana yakın
Allah Yar yar
Üç var yedi var
Oniki var kırk var
Altı bin altıyüzaltmışaltı inen var
Allah Yar yar

Cem Karaca

7 Şubat 2016 Pazar

Zika Virüsü

Ülkemizin gündeminde doğal olarak birçok polis ve askerimizin hayatına malolan güneydoğudaki terör operasyonları ve Suriye ilk sırayı işgal etse de Güney Amerika'da ortaya çıkan Zika virüsü salğını dünya gündemini işgal ediyor. Bu virus hamile kadınlarda bebeklerin beyin gelişimini etkiliyor ve beyin özürlü, mikrosefali hastalığını taşıyan bebeklerin doğmasına yol açıyor. Zika virusu insanlara sivrisineklerle geçiyor. Cinsel yollarla bulaştığı da söyleniyor. Bugün gelen haberlere göre Kolombiya'da üç kişi Zika virüsündan hayatını kaybetti. Bunlar yetişkin insanlar.

Brezilya’da patlak veren virüs tüm Güney Amerika, Orta Amerika, Afrika ve Güneydoğu Asya ile Pasifik Adaları’na yayıldı. Avrupa'da da görüldüğü yolunda haberler geliyor. Dünya Sağlık Örgütü bu virüs hakkında “Küresel Acil Durum” olarak ilan etmiş durumda.

Yetkililer kadınları hamile kalmamaları yönünde uyarıyor. Bir nevi doğum kontrolü sanki. Zika virüsüyle ilgili bir çok komplo teorisi havalarda uçuşuyor. Zika virüsünün 1947 yılında Afrika’da Sarı Humma üzerine araştırmalar yapan Rockefeller Vakfı’na bağlı uzmanlar tarafından keşfedildiği ve patentinin Rockefeller Vakfı’na ait olduğu ortaya çıktı. İşin içine "Rockefeller Vakfı" ve "doğum kontrolü" girince komplo teorilerini dikkate almak gerekir. Neden mi? Daha önce de yazdım. Tekrar hatırlayalım.

1990'larda BM Sağlık Örgütü (WHO), Nikeragua, Meksika ve Filipinler'de 15-45 yaş arası milyonlarca kadına tetanoz aşısı yapılması için kampanya başlattı. Erkeklerde tetanoz olabilir. Ama aşı sadece kadınlara yapıldı. Bu durum şüphe ile karşılandı ve aşı incelendiğinde doğal bir hormon olan hCG içerdiği ve tetanoz aşısıyla birleştiğinde kadınların hamile kalmasını önleyen bir antikor ürettiği ortaya çıktı. Bu aşının spronsörleri kimdi biliyormusunuz? Rockefeller Vakfı, Dünya Bankası, Dünya Sağlık Örgütü ve Norveç Hükümeti. Tetanoz aşısı kampanyası sadece bu ülkelerde mi uygulandı sanıyorsunuz. Günümüzden örnek olarak Kenya'yı verebilirim. Aynı şekilde 14-49 yaş arası kadınlara uygulanıyor. Erkeklere uygulanmıyor. Son yıllarda dünya çapında ve ülkemizde de uygulanan aşılama kampanyalarını da siz hatırlayın artık!

Rockefeller Vakfı bu tür faaliyetleri çok seviyor. Sadece aşı ile mi? Hayır. Hindistan'da binlerce çiftçinin intihar etmesine, milyonlarcasının böbreğini satmasına neden olan "Yeşil Devrim" (Green evolution) adı verilen projenin arkasında da Rockefeller Vakfı vardı. "Yeşil Devrim" (Green Revolution) adıyla Hindistan ve Meksika gibi ülkelerde çiftçilerin elindeki tohumların alınıp yüksek verimli ıslah edilmiş hibrid tohumlar verilerek, her sene yeni tohum almak zorunda bırakıldı. Hibrid tohumları, GDO'lu tohumlar izledi. Bu yeni tohumlar kimyasal gübrelere ihtiyacı getirdi. Bu da çiftçileri petro-kimya şirketlerine bağımlı hale getirdi. Bu şirketler de Rockefeller ve benzeri grubların kontrolündeydi. Pestisit ilaçlar kullanmak zorunluğu da artık ekmek kadayıfının üzerinde ki kaymak oluyordu.

Hindistan ve Meksika'da bu proje uygulandı. Şimdi de Afrika'da aynı proje uygulanıyor (http://www.gatesfoundation.org/How-We-Work/Resources/Grantee-Profiles/Grantee-Profile-Alliance-for-a-Green-Revolution-in-Africa-AGRA). Amaç aynı yüksek verimli ! GDO'lu tohumları ve tarım kimyasallarını yaygınlaştırmak. Bu defa projenin sponsörü Bill-Melinda Gates Vakfı.

Daha da vahimini söyleyeyim.  California'da bir firma, ABD Tarım Bakanlığı'ndan (USDA) aldığı araştırma fonuyla, genetik mühendisliği yoluyla erkeği kısırlaştıran bir mısır geliştirdiğini açıklamıştı.