9 Eylül 2017 Cumartesi

Üçüncü Kılıç

Bugünlerde Türk Milleti bu son vatan toprağımızı bölmek isteyen emperyalist devletlere karşı  büyük bir savaş veriyor.  Sizleri günümüzden bu Anadolu topraklarındaki son Kurtuluş Savaşı günlerine götürmek istiyorum.

Osmanlı Devleti parçalanmış, Anadolu toprakları emperyalist devletler tarafından işgal edilmiş, Mustafa Kemal Paşa ve bir avuç arkadaşı ülkenin kurtuluşu için bu millete önderlik etmekte. Ancak para ve silah temini büyük problem. Bu günlerde Rusya'da Bolşevik Devrimi gerçekleşmiş. Mustafa Kemal, Sovyetlerle anlaşma yapmak ve yardım için Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal Tengirşeh'i Moskova'ya gönderir. Moskova silah yardımı yapabileceklerini ancak maddi yardım yapamıyacaklarını söyler.

14 Mayıs 2017 Pazar

Memur

Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu:

"Ateşte yanmaya en layık olan şey "suht" yoluyla elde edilen kazancın hasıl ettiği ettir."

Sahabeler sordular:
"Ey Allah'ın Resulü suht da nedir?"

Hz. Peygamber:

"Hüküm vermede alınan rüşvettir" cevabını verdi.

Yine Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu:

"Memurlara (ummal) verilen hediyeler gulüldür (ihanettir), (her çeşidiyle haramdır)."

Bu konuda bir vaka:

Ebu Humeydi's-Saidi anlatıyor: Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) Esed kabilesinde İbnul'Lütbiyye adında birisini Benu Süleym'in zekatını toplamak üzere vazifelendirmişti. Dönüşte, Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) ne topladın, nerelere harcadın diye hesap sorunca adam: "Şu sizinki, şu da benimki, bu bana hediye edildi" dedi. Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) minbere çıkarak Allah'a hamd ve senadan sonra şu hitabede bulundu:

"Vazifelendirdiğimiz bazı memurlara ne oluyor ki, dönüşlerinde getirdiklerini ikiye ayırıp: "Şu kısım sizin, bu kısım da benim, bu bana hediye edildi" diyor. Hele söyleyin, bu adam annesinin veya babasının evinde otursaydı buna hediye gelir miydi? Muhammed'in nefsini elinde tutan Allah'a kasem ederim ki, sizden her kim bu (bu devlet malı)ndan her ne alırsa mutlaka Kıyamet günü onu koynunda taşıyarak gelecek. Çaldığı şey deve ise böğürdüğü, sığır ise mölediği, davar ise beğirdiği halde sırtında taşıyacak."

Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) böyle söyledikten sonra, koltuk atlarındaki beyazlık görülünceye kadar kollarını kaldırarak:

"Ya Rabbi tebliğ ettim mi? Ya Rabbi tebliğ ettim mi?" dedi."

Vay birilerinden aldıkları fetvaya güvenenlerin haline...



1 Mayıs 2017 Pazartesi

Yazmak


"(Musa): Onların bilgisi Rabbimin katında yazılıdır. Rabbim şaşırmaz ve unutmaz" dedi."
Kuran-ı Kerim Ta-Ha Suresi 52-53.

"El, yazı yazmazsa ayak olur."
Ma'n İbnu Saide

"Yazı dünya makamları içerisinde hilafetten  sonra en şerefli olanıdır. Fazilet onda nihayet bulur, rağbet onda durur."
el-Müeyyed

"Yazanlar krallara değil, krallar yazanlara muhtaçtır."
İbnu Mukaffa

"Kalem kılıçtan üstündür. Zira berikisi sadece yakından tesir ettiği halde ötekisi çok uzaklardan müessir olur."
Kalkaşandi

"İlim diğer san'atlardan üstün olduğu gibi, yazan kimse de yazmayanlara üstündür."
Kalkaşandi

O halde yazmaya devam.

9 Mart 2017 Perşembe

Türk demek sadık demektir, doğru demektir.

Son zamanlarda televizyon izlemiyorum. Özellikle haberlerden uzak duruyorum. Sadece taraflı ve yalan haberler. Odamdaki divana oturmuş, televizyonda  kanalları karıştırıyorum. TRT Diyanet televizyonunda "Kayıp Türkler" programı var. Daha önce de bu programı birkaç defa izlemiş ilgimi çekmişti. Hazırlayanlara teşekkür ediyorum.

Ekranda yetmişli yaşlarında bir kişi. Yaşınında etkisiyle ve sonradan Türkçe'yi öğrenmiş olması nedeniyle Türkçe'yi biraz zorlanarak konuşuyor. Adının Ekrem Türk olduğunu öğreniyorum. O Ürdün'de yaşayan Osmanlı mirası Türklerden birisi. Ürdün'deki adı Akram Türk. Ekrem Türk'ün akrabaları Uşak'ta yaşıyor. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi'ne kayıt yaptırıyor ve mezun oluyor. Babası ile birlikte ve babasının vefatından sonra da her yıl mutlaka Türkiye'ye gelip akrabalarını ve Ege Üniversitesini ziyaret ediyor. Son iki yıldır hastalığı nedeniyle Türkiye'yi ziyaret edemediğini söylüyor.

Ege Üniversitesine girdiği 1961 yılından beri Türk tabiyetine geçmek için mücadele ediyor. Davalar açıyor. Türk memurlarına, hakimlerine Türk olduğunu ispatlamaya çalışıyor. Ama Türk tabiyetini alamıyor. 2010 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah GÜL Ürdün'ü ziyaret ediyor. Ekrem Türk, Sayın Gül ile görüşüp kendisine Türk tabiyetine geçmek için verdiği mücadeleyi anlatan bir mektup veriyor. Sayın Gül'ün emriyle kendisine istisnai Türk vatandaşlığı veriliyor. Ekrem Türk bunları bu yaşında gözleri yaşlı anlatıyor ve ceketinin iç cebinde kalbinin üzerinde taşıdığı Türkiye Cumhuriyeti Nüfus Cüzdanını gösteriyor gururla. Askerlik yaşında Türk tabiyetine geçip Türk Ordusu'nda askerlik yapamadığı için üzüntüsünü dile getiriyor. Askerlik yapamadığından bugün Türk Askeri elbisesi giyip fotoğraf çektirmek istiyor.

Türk tabiyetinde olup, Türk kelimesini ağzına almaktan çekinenleri, "Hepimiz Ermeniyiz" diyenleri hatırlayınca Ekrem Türk gözümde biraz daha yüceliyor. Ellerinden saygıyla öpüyorum Ekrem amca. Hiç sanmıyorum ama umarım Türk tabiyetinde olan birileri seni işitir de utanır. Ekrem Türk diyor ki;

"Ürdün'de Türk demek sadık demektir, doğru demektir."