21 Eylül 2014 Pazar

"Yaşayan Bir İnsan Hazinesi" Daha Göçtü

Kars'ta görev yaptığım yıllarda Murat Çobanoğlu'nun açtığı “Çobanoğlu Halk Ozanları Kahvesi” yörenin aşıkların buluşma yeriydi. Murat Çobanoğlu diğer bir Karslı aşık olan Şeref Taşlıova ile birlikte cuma akşamları meşhur aşık atışmalarını yaparlar ve aşıklık geleneğinin meraklılarına ziyafet sunarlardı.

Bugün Aşık Şeref Taşlıova'nın, Ankara'da tedavi gördüğü hastanede 76 yaşında vefat ettiğini öğrendim.

13 Eylül Cumartesi günü aniden rahatsızlanan Aşık Şeref Taşlıova, Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılmış ve dün saat 21.30 sıralarında yaşamını yitirmiş.




10 Nisan 1938’de Ardahan'ın Çıldır ilçesi Gülyüzü köyünde doğan Taşlıova küçük yaşlarda babasını kaybeder. 10 yaşında şiir yazmaya başlar. İlkokuldan sonra bir süre öğretmen okuluna devam eder. Bu yıllarda da bağlama çalmayı öğrenir. Kuzeydoğu Anadolu aşıklık geleneğinin önemli isimlerinden Aşık Şenlik’in oğlu Aşık Kasım’a çıraklık yaparak kendini geliştirir ve yöredeki aşıklarla tanışma fırsatı bulur. 1966 yılından itibaren Kars Radyosu bünyesinde 10 yıl süreyle aşıklara ilişkin programlar hazırlar ve sunar. Ayrıca Türkiye ve Türkiye dışında birçok radyo ve televizyon programına katılır. Bazı radyo programlarına danışmanlık yapar. 1991’de Müzik-San Vakfı tarafından, 1996 yılında ise Türkiye Yazarlar Birliği tarafından yılın sanatçısı seçilir. 2000 yılında Türksav tarafından 'Türk Dünyasına Hizmet Ödülü' verilir.

Şeref Taşlıova, UNESCO tarafından, âşıklık geleneği temsilcisi olarak 'Yaşayan İnsan Hazinesi' seçilir. Bu ünvan, 14 Ocak 2010 tarihinde İstanbul'da Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde yapılan törenle ilan edildi.

Bu güzel insana Allah (cc)'tan rahmet diliyorum.

"Şeref der yazı yazılmış
Şeref der yazı yazılmış
İnce planlar çizilmiş
Bunların ki içi bozulmuş
Pile benzer arkadaşım"

(Şeref Taşlıova'nın Murat Çobanoğlu,İsmail Azeri ve Nuri Çırağı ile yaptığı bir atışmasından)

3 Eylül 2014 Çarşamba

Suudiler'in Yeni Marifeti: Sıra Allah Resulunun (sav) Mezarına Geldi

Suudi Arabistan'ın Vehhâbî yönetimi şimdi de Allah Resulu Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (sallallahu aleyhi vesellem) mezarına gözünü dikti. Rant uğruna daha önceki bir makalemde de belirttiğim gibi kutsal belde Mekke'yi dünyanın en yüksek binalarıyla, alış veriş merkezleri ve otelleriyle dolduran Suudiler, Allah Resulu'nun mezarını Mescid-i Nebevi'nin yanında bulunan Cennet-ül Bâki Mezarlığına nakletmek için çalışmalar yapıyor.

Vehhâbîler Mekke'yi ele geçirdiklerinde Hazret-i Ebu Bekir, Hazret-i Ömer, Hazret-i Ali, Hazret-i Fâtıma'nın -radiyallahu anhüm- doğdukları evleri, orada bulunan bütün kubbe ve türbeleri yerle bir etmişler, Cennet-ül-Bâki Mezarlığındaki bütün mezarları, türbeleri, Hazret-i Hatice Validemiz'in türbesini yıkmışlardı.  (Peygamberimiz vefatına yakın hasta olduğu zamanlarda bile bazen bir gecede birden çok defa Cennet-ül Bâki Mezarlığına gidip burada bulunanlar için dua etmiştir.)

1 Eylül 2014 Pazartesi

Nazi Alman Ordusunda Savaşan Türkistanlı Kızıl Ordu Askerleri

İkinci Dünya Savaşının başlangıç tarihi olarak 1 Eylül 1939 kabul edilir. Bu tarihte Almanya Polanya'yı işgal eder ve 1945 yılına kadar sürecek olan, zamanın büyük devletlerden Birleşik Krallık, ABD, Sovyetler Birliği, Fransa bir tarafta Almanya, İtalya , Japonya'nın diğer tarafta yeraldığı, dünyayı etkileyen en büyük yıkımlardan biri olan II. Dünya Savaşı başlamış olur. Bu savaş sadece bu ülkelerle sınırlı kalmamış neredeyse dünyanın bütün devletlerini etkilemiştir.

II. Dünya Savaşı ile ilgili belki yüzlerce film, roman, makale, araştırma yapılmıştır . Özellikle Hitler Almanya'sında katliama uğramış Yahudiler için bu sayı daha da fazladır. Ancak bu savaştan en çok etkilenmiş bir millet vardır ki çok fazla bilinmez. Bunlar Türkistanlı müslüman kardeşlerimizdir. I. Dünya Savaşının ardından 1917 yılında Rusya'da yaşanan Şubat ve Ekim devrimleri ile Rus İmparatorluğu altında yaşayan milletlerde kendi yurtlarında söz sahibi olma umudu belirmiştir.