5 Nisan 2014 Cumartesi

Amerika hırsızların evi, kölelerin toprağıdır

Amerika kıtasının keşfinden sonra burada yaşayan ve "Kızılderili" adı verilen toplulukların kökenleri ile ilgili olarak çok sayıda tez ileri sürülmüştür. Kızılderililerin kökenleriyle ilgili olarak ortaya atılan tezlerden birisi de, bu toplulukların köken olarak Türk olduklarıdır. Prof. Dr. Orhan Türkdoğan "Etnik Sosyoloji" isimli kitabında Atabaskan (Nadane) dil grubuna bağlı olan Kızılderililerin Türk olduğunu yazar. Sadece Türkdoğan değil, Fransız dil bilimcisi Dumuzi de Keçove de dillerinin Türk dillerine benzediğini söyler. Ancak Kızılderililerin Türk olmadığını ama Asyalı olabiliceğini söyleyenlerde var.

Herneyse konumuz Kızılderilerin kökenleri değil. Her yıl Nisan ayı geldiğinde sözde Ermeni soykırımı iddaaları ABD'de gündeme gelir. Yerel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile çok meşgul olduğumuzdan bizim medyada henüz pek gündeme gelmedi. Bugün Milli Gazete'de küçük bir haber vardı. Ama ilerleyen günlerde daha çok yer bulacaktır. Bugün sizlere Birleşik Devletlerin 1500 'lü yılların başından 1800'lü yılların ortalarına kadar, yeni kıtanın yerli halkı Kızılderililere yaptığı sayısız katliamlardan, Kızılderili soykırımından bir tanesini anlatmak istiyorum.


1890'da Kızılderililer arasında bir kurtarıcının gelip topraklarını alan kişilerden Kızılderilileri kurtaracağı inancı yaygınlaştı. Bu durumu ayinsel bir gösteri haline getirerek “Hayalet Dansı” denen bir dansı yapmaya başladılar. Amerikan Ordusu bu dansı bağımsızlık hareketi olarak alğılayıp yasakladı. Hayalet dansı yapanlar Ghost shirts” denen gömlekler giyiyorlardı.

Hayalet Dansı

Hayalet Gömleği


14 Aralık 1890'da Kızılderililerin meşhur şefi “Oturan Boğa” (Sitting Bull) kendisini yakalamak isteyen polislerce kasıtlı olarak öldürüldü. Kızılderililerin Şefi Oturan Boğa ayrı bir yazı konusu olmayı hakeden bir Kızılderili şefi. O nedenle Oturan Boğa'yı ayrı bir yazı konusu yapmak üzere bırakıp konumuza dönelim. Bu olaydan sonra bazı Oturan Boğa taraftarı Kızılderililerde “Şef Büyük Ayak”a katıldı.

Pine Ridge” ve “Rosebud” reservasyonlarındaki “Lakota Kızılderilileri” de bu törenlere katılmıştı. Rezervasyon bölgeleri Kızılderililerin yaşadığı Kızılderili aşiretlerinin yönetiminde olan bir nevi özerk bölgelerdir. Kızılderililer bu bölgelerde adet, töre  ve geleneklerini yaşatabilmektedirler. Şu anda ABD'de 310 civarında kzılderili rezervasyon bölgesi vardır. Pine Ridge Kızılderili Rezervasyon bölgesi “Güney Dakota”da “White River” nehrinin önemli bir kolu olan yaklaşık 160 Km uzunluğundaki bir nehrin kaynağının olduğu bölgedir ve “Nebraska Eyaletine sınır teşkil eder. Lakota Kızılderililerinin yaptığı bu ayini Pine Ridge ve Rosebud rezervasyonlarındaki hükümet ajanları haber verdi.

Hayalet dansının yapıldığı ayin devam ederken Albay James W. Forsyth önderliğinde toplarla desteklenmiş Birleşik Devletler 7nci Piyade Alayı askerleri 28 Aralık 1890 gecesi kamp alanını kuşattı. Kampın etrafına hakim yerlere toplar yerleşitirildi. Askerler Lakota'ların silahlarını almak istediler. Lakotalar'ın silahlarını teslim etmek istememesi üzerine askerler her taraftan ateşe başladılar. Açılan ateşle kadın çocuk ayırt etmeden Şefleri “Büyük Ayak” (Big Foot) dahil 90 erkek ve 200 kadın ve çocuktan oluşan yaklaşık 300 Siyu Kızılderilisini öldürüldü. Bu katliama olayın geçtiği yerden dolayı “Yaralı Diz Katliamı” (Wounded Knee Creek) denir. Katliamdan sonra cesetler üç gün karlar üzerinde kaldı. Üç gün sonra ordunun kiraladığı siviller tarafından cesetler bölgeden toplanıp toplu mezarlara gömüldü. Birleşik Devletler tarihinin utanç sayfalarından sadece birisidir.


Yaralı Diz Kızılderili Katliamı

Kızılderililerin Şefi Büyük Ayağın Cesedi
Yaralı Diz katliamında cesetler siviller tarafından toplanırken askerler izliyor.
Yaralı Diz katliamında kullanılan toplar


Bu arada Matta İncili’nin ifadesiyle 28 Aralık tarihinin yani Yaralı Diz Katliamını yapan askerlerin bölgeye gönderildiği günün Hıristiyanlar tarafından, Romalılarca atanmış Yahuda Kralı olan Büyük Herod'un, geleceği önceden haber verilen Yahudi Kralı bebek İsa’yı öldürmek için yaptığı Beytüllahim’deki tüm erkek bebekleri katlettiği olayın yıldönümü olarak kutlandığını belirtelim.


Lucas Cranach the Elder tarafında 1515 yıllarında yapıldığı tahmin edilen şu anda Varşova Müzesinde bulunan  Büyük Herod'un katliamını gösteren “The Massacre of the Innocents” adlı tablo


Yaralı Diz Kızılderili katliam bölgesine yapılan anıt

Utanç bununla da kalmadı. Bu katliama katılan yaklaşık 20 asker Şeref Madalyası ile ödüllendirildi.

Ünlü oyuncu Marlon Brando 1973'de "Baba" (The Godfather) filmindeki rolüyle en iyi erkek oyuncu dalında verilen Oskar ödülünü Yaralı Diz Katliamı sebebiyle reddetmiştir.

Dee Brown'un aynı adlı romanından uyarlanan yönetmenliğini Yves Simoneau'nun yaptığı 2007 yılı yapımı "Kalbimi Vatanıma Gömün" (Bury My Heart at Wounded Knee) filmi Kızılderili katliamları ve Yaralı Diz katliamını konu edinir.

"Kalbimi Vatanıma Gömün" film afişi

Kızılderililer, ABD Ulusal Marşı'ndaki “ özgür insanların toprağı ve cesur insanların evi” sözüne göndermede de bulunarak “Amerika hırsızların evi, kölelerin toprağıdır” der. Yani Amerika, buraya 1600'lü yılların başından itibaren Avrupa'dan getirilmiş hırsızların evi, bugün kendi topraklarında köle durumuna düşürülen Kızılderililerin toprağıdır derler. Ne dersiniz haksızlar mı?

Neredeyse o tarihten beri (1621'den beri) Avrupalıların Amerika kıtasına geldikleri günler anısına her yıl Kasım ayının son perşembe günü “Şükran Günü” (Thanksgiving) yani şu hindilerin hatırlandığı gün olarak kutlanmaktadır. Bu gün Kızılderililer tarafından da yas günü olarak anılır.

Kızılderililerin yaşadığı bu rezervasyon bölgelerinde Kızılderililer çok kötü şartlarda hayatta kalmaya devam etmektedirler. Sözün özü Kızılderililer bugün bile hala Amerika'ya rağmen hayatta kalmaya çalışmaktadırlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder