11 Nisan 2014 Cuma

Kızıl Bir Kurşun Aldım, Yaralıyam A Dostlar

Şamil Kafkas dağlarının hürriyet güneşidir.
Şamil atalarımın öz be öz gardaşıdır.
Şamili bilmeyenler Ata’sını ne bilir.
Şair diyor ki;
“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır,
Toprak! Eğer uğrunda ölen varsa vatandır.”

İmam Şamil


İmam Şamil, Kafkas Kartalı.

Rus İmparatorluğu'na karşı Kafkasların güçlü direniş sembolü.

Nakşibendi şeyhlerinden Seyyid Cemaleddin Kumuki'nin halifelerinden.

İmam Şamil, 1797'de Dağıstan'ın Gimri köyünde dünyaya geldi. Babası Muhammed, ona Ali ismini verdi. Küçük yaşta ağır bir hastalığa yakalanan Ali'ye, âdetlerine uyarak, Şâmil ismini de verdiler ve o isimle çağırmaya başladılar.


Küçük yaşından îtibâren ilim tahsîl edip âlim olması için, zamanın ulemâsından okudu. Şâmil, otuz yaşına kadar; tefsîr, hadîs, fıkıh ilimlerini, edebiyât, târih ve fen bilgilerini öğrenerek, büyük bir âlim, gönül sâhibi bir velî oldu.

Rusların Kafkaslara yayılması üzerine Kafkas milletlerinin direnişi Kafkas Savaşları başlar.

Şeyh Mansûr, Gâzi Molla İmam Şamil'den önceki Kafkas direnişinin önderlerinden. Ayrı makale konusu olması gereken kahramanlar.

İmam Şamil, Kafkas milletlerine Rusların yaptığı zulmü görerek üzüntüsünden “Artık teslim olalım, anlaşma yapalım” diyen annesine kırbaç cezası verecek ve bu cezayı yaşlı bir kadın çekemez diyerek kendisini kırbaçlatacak  kadar adil.

Gâzi Molla, 1832'de Gimry'deki çatışmada şehit olur. İmam Şamil, Gazi Molla'nın bu çatışmadan hayatta kalan iki müridinden biri. Bundan sonra bir süre gizlenen Şamil daha sonra 1834 'de İmam Gamzat Bey'in Hunzak Camiinde cuma namazında bir süre Rusları destekleyen Ruslarca “Kızıl Şeytan” olarak adlandırılan Hacı Murat (Leo Tolstoy'un 1912 yılında yazdığı Hacı Murat adlı esrindeki Hacı Murat, Cüneyt Arkın'ın Hacı Murat filmindeki Hacı Murat) tarafından öldürülmesi  üzerine Kafkas direnişinin önderi İmam Şamil olmuştur.

Hacı Murat Ruslara iltica etmiş, esir hayatı yaşarken kaçmış öldürülmüştür. Hacı Murat'da ayrı bir makale konusudur. Burada bu kadarı ile yetinelim.

1839 Temmuz-Ağustos aylarında İmam Şamil ve yanındaki yaklaşık 4000 erkek, kadın ve çocuk Dağıstan'daki dağlık Akhulgo'da kuşatılmıştır. 80 gün süren ve Dünya harp tarihine geçen bu kuşatmadan İmam Şamil ve yanındaki küçük bir grup  kurtularak Çeçenistan'a gitmiştir. Yaklaşık 7000 kişilik Rus birlikleri  2500 civarında ölü ve ağır yaralı kayıp vermiştir. İmam Şamil bu savaşta eşini, oğlunu ve kızkardeşini kaybeder. 8 yaşındaki oğlu Cemaleddin'i Ruslara esir bırakır.  Dağlılar esareti kabul etmemişler ve Dünya tarihinde eşine az rastlanır,  inanılmaz bir mücadele göstermişlerdir.

25 ağustos 1859 (bazı kaynakalarda 6 Eylül 1859) 'da 70000 kişilik Rus ordusuna yanında birkaç yüz kişi kalıncaya kadar direnir ve Çarlık yetkileriyle görüşerek teslim olur. Burada şunu belirtmek gerekir. İmam Şamil Rusların teslim olması yönündeki tekliflerini düşmana güvenilmeyeceği düşüncesiyle önce kabul etmemiştir. Rusların, sizi Halife-i Müslimin'e gönderelim teklifi üzerine yanındakilerin ısrarı ve Gazi Muhammed'in kayınpederi Danyal ile Şamilzade Muhammed Şafii'nin kayınbiraderi İsmail'in Ruslar namına teminat vermeleri üzerine 20 kadar sadık arkadaşıyla birlikte Rus'lara teslim olmuştur. Ancak verilen söze rağmen İmam Şamil İstanbul'a gönderilmemiş Rusya'da esir tutulmuştur.

İmam Şamil'in 25 Ağustos 1859'da teslim olmasını gösteren resim  (Ressam: Theodor Horschelt 1863)

İmam Şamil teslim olduktan sonra Saint Petersburg'a Rus Çarı II. Aleksandr'a gönderilir. Çar,  İmam Şamil'i sarayın kapısında karşılayarak kılıcını kendisine vererek saygısını gösterir. Çar, babası I.Nikola’ya ve ihtişamlı ordularına tam otuzbeş yıl Kafkasya’yı zindan eden, zamanının bu en büyük kahramanını karşısında görür görmez, yüzünden ve sakalından hayranlıkla öpmekten kendini alıkoyamaz.

İmam Şamil, bir ay kadar sarayda misafir edildikten sonra, saygın tutsak olarak esaret yıllarını geçireceği Moskova yakınlarındaki küçük bir kasaba olan Kaluga'ya gönderildi. Buranın havası kendisine iyi gelmediği için 1868 Kiev'e gönderildi. Sürgüne gittiği çeşitli Rus kentlerinde sempati toplayarak günlerini geçirdi.

Sürgünde on yıl kadar geçirdikten sonra Çar, 1869 yılında Şeyh Şamil'in hacca gitmesine izin verdi. Ancak bir tedbir olarak oğlu Muhammed Şefi'yi alıkoydu ve haccı ifa ettikten sonra Rusya'ya dönmesini şart koştu. Şamil, 1870 yılında Kiev'den Odessa'ya buradan İstanbul'a gitti. Sultan Abdülaziz tarafından karşılanarak sarayda ağırlandı. İmam Şamil'in İstanbul'a uğradığı haberi duyulduğunda, şehirde yer yerinden oynamış, halk bu büyük kahramanı görebilmek için saray kapılarına akın etmiştir.

Sultan’ın kendisine tahsis ettiği gemi ile Hac yolculuğuna devam eder. Cidde limanında Mekke Emiri, şehrin ileri gelenleri ve mahşeri bir kalabalık tarafından törenlerle karşılanarak Mekke’de Şürefa dairesinde misafir edilir. Hac sırasında orada bulunduğunu duyan, dünyanın dört bir yanından gelmiş yaklaşık yüzbin müslümanın onu görmek için yarattığı izdiham sonucu, hükümet makamları İmam Şamil’i Kabe’nin üstüne çıkarmak suretiyle bu hayran kalabalığın arzusunu tatmin edebilir. İmam Şamil, hac farizasını yerine getirdikten sonra Medine’ye geçer. Medine günlerinde son derece takatten düşer, çektiği büyük ızdırap artık tahammül edilmez bir hal alır ve hastalanarak yatağa düşer. Bütün hayatını ülkesinin milli bağımsızlığına adayan, otuz beş yıl Rus'larla mücadele eden, askeri dehasını bütün dünyaya ve bizzat ebedi düşmanı Rus üst makamlarına dahi kabul ettiren, adını dünya tarihine "gelmiş geçmiş en büyük gerilla lideri" olarak yazdıran İmam Şamil 4 Şubat 1871’de 74 yaşında iken hayata gözlerini yumar.   Medine'de Cennet-ül Baki mezarlığında Rufai tarikatının Şeyhi Seyyid Rüfai tarafından cenaze namazı kıldırılarak defnedilmiştir.

Üzerinden yaklaşık bir asır geçmesine rağmen ne İmam Şamil'in adı unutulmuş ne de İmam Şamil'in yolu, mücadelesi ve metodu. Yaklaşık 75 yıl süren ataist propogandaya, baskıya ve zulme rağmen bugün Çeçenistan'da başlarına yağan Rus bombaları kesilir kesilmez ak sakallı nurani yüzlü ihtiyarlar ortaya çıkıp La İlahe İllallah ( لَا اِلَهَ اِلَّا اللهْ) diye zikr etmektedirler. O gün İmam Şamil'in mücadelesiyle yeterince ilgelenmeyen ülkemizin bugünde Çeçenlerin mücadelesiyle yeterince ilgilendiğini söylemek mümkün değildir. İlerde İmam Şamil'in mücadelerle dolu hayatından bölümler vermek isityorum.

Allah (cc) bu büyük kahramana ve özgürlük mücadelelerinde hayatlarını kaybeden arkadaşlarına rahmet etsin.


Şeyh Şamil
Şamil Kafkas dağlarının hürriyet güneşidir.
Şamil atalarımın öz be öz gardaşıdır.
Şamil'i bilmeyenler Ata’sını ne bilir.
Şair diyor ki;
“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır,
Toprak! Eğer uğrunda ölen varsa vatandır.”

Men de diyorum ki;
Benim vatanımın sınırları
Kars’tan başlayıp, Edirne’de bitmez.
Hazer’imin, Hürriyet!
Hürriyet diye çalkalandığı kıyılardan başlar,
Taa! Viyana’da biter.

Kur, Aras coştukça,
Tuna, Volga taştıkça,
Benim şiirlerim okunacak
Benim türkülerim söylenecek.
Hazer çalkalandıkça
Benim Ay yıldızlı Bayrağım dalgalanacak.

İşte, taa oralardan esen, rüzgârın getirdiği bir oyun.
Esaretin düşmanı, Cesaretin timsali,
Şeyh Şamil.

Sormayın kimlerdenem, Haralıyam a dostlar.
Gönülden fırtınalı, Boralıyam a dostlar.
Kızıl bir kurşun aldım, Yaralıyam a dostlar.

Ağlama ey gözleri bulutlu yar,
Men bilirem,
Senin de eyninde Kanlı bir libasın var.
Bu şarkılar , bu türküler.
Türk’ü çağırır türküler,
Taşar kalpte ülküler.
Allahu Ekber
Bu ses arslan sesidir,
Bu ses demir perdeyi damla damla eriten bir sestir
Bu ses Katharina, Petro’yu Deli eden bir sestir.
Bu ses ta Kafkaslardan gelen
Şeyh Şamil’in sesidir.

Söz ve Müzik: Osman Öztunç

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder