12 Nisan 2014 Cumartesi

Hepimiz Kimiz Demiştiniz?


1912 Aralık ayının ilk günleri. Yer sonradan Pakistan adını alacak olan o zamanki Hindistan'ın kuzey-batı bölgesi. Abdurrahman küçüklükten beri hayran olduğu Türkiye'ye gitmek istiyor ama parası yok. Babasından istemiş ancak babası oğlunun eğitimini yarıda bırakıp bu şekilde ülkeyi terk etmesini istemediği için vermemişti. Bunun üzerine ceketini satmış, arkadaşları da birkaç defa Abdurrahman'ın ceketini satın almış hem parayı ve hemde ceketini ona vermişlerdi. Abdurrahman'ın artık Türkiye'ye gidecek parası vardı.

Bu sırada Hindistan Müslümanları Dr. Muhtar Ahmet Ensari'nin başkanlığında Balkan Harbi içinde bulunan Türkiye'ye bir Kızılay heyeti gönderiyorlardı. Abdurrahman için mükemmel bir fırsat çıkmıştı.


Hindistan Müslümanlarının oluşturduğu Kızılay Heyeti 22 Aralık'ta İstanbul'a ulaştığında tezahüratlarla karşılandı. Çatalca hattına gönderildi. Balkan Harbi bitince heyetin görevi sona erdi ve bir eksik ile Hindistan'a döndü. Türkiye'de kalan heyet üyesi Abdurrahman Beydi.

Hindistan Müslümanlarının 1912 yılıda Türkiye'ye gönderdikleri Kızılay Heyeti (Abdurrahman Bey üçüncü sırada ayakta duranlar arasında soldan ikinci)

Aynı Abdurrahman Bey 10 yıl kadar sonra da Afganistan'a TBMM Elçisi olarak gönderilecekti. Bu görev Türk Milletinin yabancı asıllı birine olan itimat ve lütfunun göstergesiydi.

Peşaverli Abdurrahman Bey

Abdurrahman Bey daha okul yıllarında Türk'lere karşı büyük bir hayranlık ve sevgi duymuştu. Öylesine ki kardeşleri Abdurrahman'a Türk ağabey anlamında “Türki Lala” derlerdi. Balkan Harbi patlak verdiği sırada Aligarh İslam Kolejinde okumakta olan Abdurrahman arkadaşlarını et yemeklerinden kesmeye teşvik ederek Türk yaralılar için bir yardım fonu kurmuş, zamanın İngiliz valisinin itirazına rağmen bu teşebbüsü yürütmüştü. İşte bu sırada Hint Müslümanlarının Türkiye'ye bir Kızılay Heyeti göndermesi Abdurrahman için fırsat olmuştu.

Balkan Savaşını takiben Dünya Savaşı çıktı. Zamanın Padişahı Sultan Reşat Afgan Emiri Habibullah'a bazı kıymetli hediyeler göndermek istiyordu. Bu işe Rauf (Orbay) Bey başkanlığında bir heyet görevlendirmiş, Rauf Bey'de Afgan dilini iyi bildiği için Abdurrahman Beyi yanına almıştı. Heyet üyeleri İran sınırında İngiliz Kuvvetleri tarafından durdurulmuştu. Bu duruma fena halde öfkelenen Abdurrahman, o sırada Hacca gitmek üzere İran sınırına yakın bir yerde toplanmış olan bazı Afganlıları silahlandırmış, önemli bir geçidi 36 saat tutarak heyet üyelerinin esir düşmesine engel olmuş, bu çarpışma sırasında yaralanmıştı. Neticede Rauf Bey ve diğer heyet üyeleri Afganistan'a gidemeyince Abdurrahman'da onlarla birlikte İstanbul'a dönmüştü. Bundan sonra Abdurrahman Bey, Rauf Beyin yardımı ile Harb Okuluna kaydolmuş, iki sene sonrada Türk Ordusuna subay olarak katılmıştı.
Türk Ordusunda Subay Abdurrahman Bey

Abdurrahman Bey, 1914 Ağustos'unda İngiltere'den dönen Rauf Bey'e zamanın Harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili Enver Paşa tarafından verilen görevle kurulan Rauf Bey Müfrezesinde yer aldı. Rauf Bey Müfrezesinin amacı Afganistan'la ilişki kurmak ve Afgan Ordularını islah etmekti.

Abdurrahman Bey mütareke yıllarını İstanbul'da gizlenerek geçirmişti. İngilizlerin Mebusan Meclisini dağıtacağını ve bazı devlet adamlarını tutuklayacağını haber alan Rauf Bey himayesindeki Abdurrahman'ı İngilizlere esir düşmemesi için Anadolu'ya göndererek Kuvvayi Milliye'ye katılmasını sağlamıştı. Gerçektende ertesi gün İngilizler birçok devlet adamını tutuklayıp Malta'ya sürgün etmişlerdi. Bunlar arasında Rauf Bey de vardı.

Abdurrahman Bey Milli Mücadele hareketinde haberleşme ve yayın işlerine bakan bir büroda çalıştı. O sırada yeni kurulan TBMM Hükümeti bir yandan işgalcilere karşı savaşırken bir yandan da bizi seven milletlerle diplomatik ilişkiler kurmaya çalışıyordu. Afganistan Türkiye'ye yakınlık gösteren milletler içerisinde en seçkin yere sahipti. Ankara'ya elçi gönderen devletlerin başında geliyordu. Bu güzel davranışı cevapsız bırakmamak için bu ülkeye bir elçi gönderilmesine karar verildi. İlk akla gelen isim Peşaverli Abdurrahman Bey oldu. TBMM Hükümeti kendisini “Fevkalade Murahhas” ünvanı ile Afganistan'a ilk Türk Büyükelçisi olarak yolladı. Elçiliği sırasında Amanullah Han kendisine çok iltifat etti. İkametine Ayniül İmara denilen ve prensliği sırasında oturduğu sarayı tahsis etti.

Abdurrahman Bey Rauf (Orbay) Bey ile

Abdurrahman Bey birkaç yıl sonra tekrar İstanbul'a dönünce gene Rauf Bey'in maiyetinde çalışmaya başladı. Rauf Bey ve Kazım Karabekir 1924'te Terakkiperver Fırkasını kurmaya çalışıyordu. Yakın çalışma arkadaşları arasında Abdurrahman Bey'de vardı.

1925 yılında bir Mayıs gecesi Beşiktaş'taki evine dönmekte olan Abdurrahman Bey üç meçhul şahıs tarafından tabanca ile vuruldu ve gösterilen bütün çabalara rağmen Haziran ayının son günü hayata gözlerini yumdu.


Günümüzde “Hepimiz Ermeniyiz” diye sokaklara dökülenleri görünce Türk olmak için ceketini satan Hindistanlı Abdrurrahman Bey'in büyüklüğünü daha iyi anlıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder