Peygamberimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) “Onlar niçin ağlıyorlar?” diye sordu. “Sen, öleceksin diye korkuyorlar!” dediler.
O sırada Fadl b. Abbas , Peygamberimizin (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) yanına girdi. Peygamberimiz “Ey Fadl! Şu sarığı başıma sar!” buyurdu. Fadl b. Abbas sarığı sarınca “Tut elimden!” buyurdu. Oda Peygamberimizin (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) elinden tuttu. Peygamberimiz büyük bir ridaya bürünmüş ve başına da boz bir sarık ile bağlamış olduğu halde Minber'e oturdu ki bu Peygamberimizin (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Minber'e son oturuşu idi. Peygamberimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)bu günden sonra bir daha Minber'e çıkmadı. “Halk'a seslen!” buyurdu.
Peygamberimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Kelime-i Şahâdet getirdikten sonra
“Ey insanlar!
Ben size olan nimetinden dolayı O Allah'a hamd ederim ki, kendisinden başka ilâh yoktur.”
diyerek Allâh'a hamd-ü sena etti. Her zaman yaptığı gibi, Uhud günü şehit düşen Müslümanlar için Allâh'dan mağfiret diledi. Sonra
“Ey insanlar! Yakınıma geliniz!”
buyurdu. Peygamberimize doğru geldiler.
“ Ey insanlar!
Bana haber verildiğine göre sizler Peygamberinizin vefat edeceğinden korkuyormuşsunuz.
Benden önce gönderilip ümmeti içinde temelli kalmış bir Peygamber varmıdır ki, ben de, içinizde temmelli kalayım?
İyi biliniz ki. Ben, Rabbıma kavuşacağım! O'na siz de kavuşacaksınız.
İlk Muhacirlere karşı hayırlı olmanızı, onlarında aralarında birbirlerine karşı hayırlı olmalarını tavsiye edirim.
Yüce Allâh:buyurdu.
(Asr'a and olsun ki: Muhakkak, insan kesin bir ziyandadır. Ancak iman edenlerle güzel ve yararlı amellerde bulunanlar, bir de, birbirlerine hakkı tavsiye, sabrı tavsiye edenler, böyle değildir -Asr Suresi 1-3) buyurmuştur.
Muhakkak ki bütün işler, Yüce Allâh'ın izni ile cereyan eder.
Geç olacak şeyleri, acele istemeniz, bir yarar sağlamaz.
Çünkü, Yüce Allâh, hiç kimsenin acele etmesiyle acele etmez.
Allâh kendisini yenmeğe kalkanı yener, mahveder. Aldatmağa kalkanı da zararlı çıkarır.
(Demek idareyi ve hakimiyeti ele alırsanız, hemen yer yüzünde fesad çıkaracak, akrabalık münasebetlerinizi bile keseceksiniz öyle mi? -Muhammed Suresi 22)
Hiç bir Peygamber, arkasında bir cemâat bırakmadıkça, vefat etmemiştir.
Ben de , sizin içinizde Ensarı bıraktım.
Allâh'tan sakınmanızı ve onlara karşı iyi davranmanızı, size tavsiye ederim.
Bilirsiniz ki: Onlar, mallarını sizinle bölüştüler.
Size darlıkta da, bollukta da iyilik ve yardım ettiler.
Onların hakkını tanıyınız!
Çünkü, onlar, sizden önce Medine'yi yurt ve iman evi edinmiş ve siz Muhacirlere iyilik etmiş olan kimselerdir.
Onlar, meyve ve mahsullerini sizinle bölüşmediler mi?
Yurtlarında size yer vermediler mi?
Kendileri muhtaç oldukları halde, sizi, kendilerine tercih etmediler mi?
Ey Muhacirler Cemaatı!
Siz, çoğalmış olduğunuz halde, sabaha çıktınız.
Ensar ise, çoğalmamış olarak sabaha çıktılar.
Ey Muhacirler cemaatı!
İyi biliniz ki: Bu Ensar cemaatı, git gide azalacaklar, hatta yemek içindeki tuz gibi olacaklar.
Sizler ise, çoğalacaksınız.
Başka insanlarda çoğalacaklar.
Ensar'a karşı iyi davranmanızı size tavsiye ederim.
Çünki, onlar, benim sırdaşlarım, sığınağım ve barınağım oldular.
Onlar, üzerlerine aldıkları yardım vazifesini tamamiyle yerine getirmişlerdir.
Kendilerine, ancak, mükafat verilmesi kalmıştır.
Sizden, Muhammed ümmetinden her kim, bir iş başına geçer de, bir kimseye zarar veya yarar vermeğe gücü yetecek hale gelirse, Ensar'dan iyilik edenlerin iyiliğini kabul, kötülük edenlerin de, kötülüğünü afvetsin!
Onların iyilerine, iyilik ediniz! Kötülüklerinden de geçiniz.
İyi biliniz ki: Ben, sizden önce gidecek, sizi bekleyeceğim. Siz de gelip bana kavuşacaksınız.
Dikkat ediniz! Sizinle buluşma yerimiz, Havuz başıdır.
Yarın, benimle buluşmak isteyen, elini ve dilini günahtan çeksin.
Ey insanlar!,Günah, nimetlerin değiştirilmesine sebep olur.
Halk iyi olduğu zaman yöneticileri de iyi olur.
Halk, kötü olduğu zaman, yöneticileri de kötü olur.
Varlığım, Kudret elinde bulunan Allâh'a yemin ederim ki ben, şu saate Havuzumun üzerinde duruyor, şu bulunduğum yerden Havuzuma bakıyorumdur!
Şânı yüce olan Allâh, bir Kulu, dünya ile, dünya ziyneti ile, istediği dünya nimetlerini kendisine vermekle, Kendi katındaki nimetler arasında muhayyer kıldı. Bunlardan birisini seçmekte serbest bıraktı. O Kul da Âhireti, Allâh katında olanı tercih etti, seçti!”
Hz. Ebubekir, Peygamberimizin kendisinden bahsettiğini anlamış ve ağlamağa başlamıştır.
Diğerleri bu durumu anlamadıkları için Hz. Ebubekir'in ağlamasına şaşırmıştır.
Peygamberimiz Hz. Ebubekir'e bakıp
“Ey Ebubekir! Ağlama!buyurduktan sonra sözlerini tekrarladı.
Ey insanlar! İnsanlardan canında, malında, arkadaşlığında bana karşı, Ebubekir b. Ebi Kuhâfe'den daha fedâkâr ve cömert davranan bir kimse yoktur!
Eğer, Rabbımdan başka, insanlardan dost tutmuş olsaydım, muhakkak ki, Ebubekir'i dost tutardım!
Fakat, İslâm kardeşliği, daha üstündür!
Haberiniz olsun ki: Sahibiniz, yüce Allâhın Dostudur!
Şu Mescid' açılan kapıları kapatınız!
Yalnız, Ebubekir'in kapısı açık kalsın!
Ben, Ebubekir'in kapısının üzerinde bir ışık, başka kapıların üzerinde ise, karanlık görüyorum!
Nihayet, ben de bir insanım. Aranızdan, bazı kimselerin hakları bana geçmiş olabilir.
Ben hangi kişinin tenine dokunmuş isem, işte tenim! O da, dokunsun, ödeşsin!
Ben, kimin sırtına kamçı vurmuşsam, işte sırtım! O da, benim sırtıma vursun, benden öcünü alsın!
Ben, kimin namus ve şerefine dil uzatmışsam, işte namus ve şerefim! O da gelsin, benden öcünü alsın!
Ben, hangi kişinin malından ne almışsam, işte malım! O da, gelsin, alsın!
İyi biliniz ki: benim katımda, sizin en önde geleniniz, en sevgili olanınız, varsa, hakkını, benden alan veya hakkını bana helâl eden kişidir ki, Rabbıma, onun sayesinde helâllaşmış olarak, gönül hoşluğu ve rahatlığı ile kavuşacağımdır.
Hiç kimse (Resullullâh'ın, kin ve düşmanlık beslemesinden korkarım!) diyemez.
İyi biliniz ki: Kin ve düşmanlık beslemek, aslâ, benim huyumdan ve halimden değildir.
Ben aranızda durup bu sözümü tekrarlamaktan kendimi müstağni göremiyorum.”
“Ey Allah'ım! Ben, ancak bir beşerim. Müslümanlardan hangi kişiye ağır söz söylemiş veya kamçı vurmuş veya lanet etmişsem, Sen, bunu onun hakkında bir temizlik, ecir ve rahmet vesilesi kıl!”
“Allah'ım! Hangi mümine ağır bir söz söylemiş isem, Sen, o sözümü Kıyamet gününde, o mümin için Sana yakınlığa vesile kıl!”diyerek dua etti.
Sonra da
“Ey insanlar!buyurdu.
Kimin, üzerine geçmiş bir hak varsa, o, onu hemen ödesin. Dünyada rüsvay olurum demesin. İyi bilinizki. Dünya rüsvalığı, Ahiret rüsvalığından hafiftir!”
Peygamberimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) mesciddeki bu hutbesinden sonra “Ey insanlar! Nefsinden korkan varsa, ayağa kalksın da, kendisi için dua edeyim!” buyurmuş, ayağa kalkan bazı sahabeler için dua da bulunmuş, sonra Hz. Aişe'nin evine geçmiştir.
Mescid'in çevresindeki evlerin kapılarından, Hz. Ebubekir'in kapısından başkaları tüm kapatılmıştır.
Hz. Ömer kendi kapısının açık kalmasını talep ettiyse de Peygamberimiz kabul etmemiş onun kapısını da kapattırmıştır.
Hz. Abbas “Ya Resullullah! Adamların kapılarını Mescide, ne için açtın, ne için kapadın?” diye sormuş, Peygamberimiz “Ey Abbas! Ben, ne kendiliğimden açtım, ne de, kendiliğimden kapattım!” buyurmuştur.
Devam edecek...

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder