En başta Haşimiler, bu işi benimsemekte idiler.
Daha öncede belirtildiği üzere Hz. Abbas, Hz. Ali'den bu işi Peygamberimizden sorup öğrenmesini istemiş, ancak Hz. Ali buna yanaşmamıştır. Kaynaklar Hz. Ali'nin menfi bir cevap alırsa bu kapının kendilerine temelli kapatılmasına sebebiyet vereceğini ileri sürerek buna yanaşmadığını belirtmektedir.
Peygamberimizin Hz. Ebubekir'i insanlara namaz kıldırmak için mihraba geçirmesi konusundaki ısrarı, Mescidde bulunan bütün kapıları kapattırıp ancak, Hz. Ebubekir'in kapısını açık bıraktırması, Hz. Ebubekir için bir yazı yazdırmak istemesi, Peygamberimizin bu husustaki temayülünü göstermektedir.
Peygamberimiz vefat ettiği zaman hiç kimse rahat rahat düşünüp karar verecek durumda değildi. Hz. Ömer gibi bir zat bile, ne yapacağını şaşırmış, Ebu Ubeyde b. Cerrah'a gideek “Uzat elini sana beyat edeyim! Çünkü, Resullullah Aleyhisselamdan işittiğim buyruğu üzere, sen, bu ümmetin Emin'isin” demişti.
Ebu Ubeyde b. Cerrah ise “Ben senin bundan önce, Müslüman olduğun günden beri, böylesine zaif bir görüşünü görmedim. İçinizde Sıddik, İkinin İkincisi olan (Tevbe Suresi-40) ve Resullullah Aleyhisselam'ın İmam olmasını emir buyurduğu, bize İmamlık yapmış bulunan bir zat varken ve kendisi de ölmemişken, onun önüne mi geçeceğim?! Bana mı bey'at edeceksin?!” demiştir.
Ensar'dan olan Evs ve Hazrec kabileleri arasında yıllarca süren bir düşmanlık İslamiyet ile sona ermişti. Bu iki kabile , İslam davası uğruna yapılan savaşlarda Kureyşlilerin birçok ileri gelenini öldürmüştü. Bu nedenle fırsat bulunca İslam öncesi cahiliye düşüncesiyle kendilerinden öç almak isteyebilecekleri endişesini taşıyorlardı. Bu nedenle Peygamberimizden sonraki dönemde Kureyşlilerle eşit bir yetkiye sahip olmak istiyorlar “Bir Emir bizden, bir Emir Kureyşlilerden olsun!” diyorlardı. Ancak kendi aralarında da anlaşabilmiş değillerdi. Hazreciler Sa'd b. Ubade'nin etrafında, Evsiler ise Üseyd b. Hudayr'ın çevresinde toplanmıştı. Böylece, Ensar ikiye bölünmüş ve eski rekabet tekrar ortaya çıkmıştı.
Beni Saide mahallinde toplanan Ensar “Muhammed Aleyhisselam'dan sonra bu işe, Sa'd b. Ubade'yi vekil yapalım!” dediler. Sa'd b. Ubade'yi hasta olduğu halde oraya getirdiler. Sa'd b. Ubade, Ensar'a bir konuşma yaparak Peygamber Aleyhisselam'a ve İslam'a Ensar'ın yaptığı yardımlarından bahsederek Halife seçme işinin herkesten önce Ensar'ın işi olduğunu söyledi. Orada bulunanların hepsi de onunla aynı görüşte olduklarını ve Sa'd b. Ubade'yi vekil yapmaktan vazgeçmeyeceklerini bildirdiler. İçlerinden bir kısmı “Bir Emir bizden, bir Emir Kureyşlilerden olsun!” görüşünü dillendirdi.
***
Bir müslüman Beni Saide mahallesindeki toplantıyı Hz. Ömer'e haber verdi. Hz. Ömer hemen Peygamberimizin evine giderek techiz ve tekfin işleriyle meşğul olan Hz. Ebubekir'e toplantıyı haber verdi. Birlikte Ensar'ın bulunduğu yere gitmek üzere çıktılar. Yolda Ebu Ubeyde b. Cerrah'da onlara katıldı. Yolda Ensar'dan salih iki zat bunlara gitmemelerini tavsiye ettiyse de Ensar'ın bulunduğu Beni Saide mahalline gittiler.
Hasta olan Sa'd b. Ubade'yi bir örtü altında yatarken gördüler. Hz. Ebubekir “Bu toplantınızdan maksadınız nedir?” diye sordu.
Ensar'ın Hatibi ayağa kalkarak şehadet ve Allah'a hamdü senadan sonra “Ensar'ın Allah'ın dininin yardımcıları, İslam'ın askerleri olduğunu, Muhacirlerin azınlık olduğunu, vekil işinin kendilerine ait olduğunu” söyledi. İtiraz edecek olan Hz. Ömer'e Hz. Ebubekir engel oldu. Hz. Ebubekir Sa'd b. Ubade'ye görüşünü sordu. Sa'd b. Ubade “Bende onlardan bir adamım!” diyerek aynı görüşte olduğunu belirtti.
Ensar'dan Hubap b. Münzir “Bir Emir bizden, bir Emir sizden olsun!” dedi. Ensar'ın hizmetlerinin daha fazla olduğunu söyledi. Hz. Ömer itiraz ederek “Ey Ensar cemaatı! Resullullah Aleyhisselamın, halka, namaz kıldırmağa Ebubekir'i memur buyurduğunu bilmiyormusunuz?” diye sordu. “Evet biliyoruz.” diye cevap verdiler. Hz. Ömer “Bundan sonra, Ebubekir'in önüne geçmeğe hanginizin gönlü razı olur?” dedi. “Ebubekir'in önüne geçmekten Allah'a sığınırız” dediler.
Beşir b. Sad'ın bu iş aramızda iki parçadır sözüne Hz. Ömer “Allah aşkına! Resullullah Aleyhisselamdan (İmamlar, Kureyştendir!) buyurduğunu işitmedin mi?” dedi. Beşir b. Sad “Vallahi, evet İşittim. Benim burnumu indirdin” dedi.
Hz. Ömer “Öyle ise ne diye böyle konuşuyorsun?” diyerek Beşir b. Said'e çıkıştı.
Ensar'ın Hatibi Sabit b. Kays kalkıp Ensar'ın faziletlerini dile getirdi.
Hz. Ebubekir Allah'a hamdü senadan sonra Muhacirlerin faziletlerinden, Ensar'ın yardımlarından bahseden bir konuşma yaptı ve “Biz, Emirler, siz de, vezirlersinizdir!” dedi. Hz. Ebubekir konuşmasında Ensar hakkındaki ayet ve hadisleri de okudu. Bu işin Kureyşlilerin olduğunu belirtti.
Hubap b. Münzir tekrar “Bir Emir bizden, bir Emir sizden olsun!” dedi. Hz. Ömer bir kında iki kılıç olmaz diyerek itiraz etti.
Hubap b. Münzir Ensar'a Emirlerini kendilerinden seçmelerini, halkın onların görüşüne uyacağını, bu işe daha layık olduklarını söyledi.
Bunun üzerien Hz. Ömer ile aralarında çekişme oldu.
Hz. Ebubekir “Sizler, Muhacir kardeşlerinize, Allah'ın fazlından ihsan ettiği şeyi kıskanmağa kalkışmayınız. Size yaraşan, böyle yapmamaktır.” dedi.
Hubap b. Münzir “Ey cemaat! Vallahi , biz, şu işin size verilmesini kıskanıyor değiliz. Fakat biz, babalarını ve kardeşlerini öldürmüş olduğumuz cemaatın iş başına getirilmesinden korkuyoruz. Biz ne seni kıskanıyoruz, ne de arkadaşlarını. Fakat, idare, öldürmüş bulunduğumuz kavmin eline geçer de, onlar, bize karşı, kin ve düşmanlık beslerler diye korkuyoruz!” dedi.
Ensar'dan Zeyd b. Sabit kalkıp “Resullullah Aleyhisselam Muhacirlerden idi. Biz de, Resullullah Aleyhisselamın yardımcıları idik. Onun yerine geçirilecek olanında yardımcılarıyız!” dedi.
Ensar'dan Ebünnuman Beşir b. Sad ayağa kalkıp “ Bu dini kabulden maksatlarının Rabbımızın rızasını ve Peygamberimize itaat faziletini kazanmak olduğunu, kendilerine ne insanlara hakim olmak, ne de, dünya malı yaraşır, Muhammed Aleyhisselam, Kureyştendir. Onun kavmi de bu işe herkesten daha layıktır ve önce gelirler” dedi ve bu konuda çekişmeye girmeyeceğini belirtti.
O sırada Ensar'dan Numan b. Beşir, Übeyy b. Ka'ba giderek kapısını çaldı. Kapıyı açan Ka'ba “Sen ne diye evinde oturuyorsun, senin kavmin Muhacirlerle çekişip duruyor, haydi kavmini yanına git” dedi.
Übeyy b. Ka'b çıkıp Ensar'ın yanına gitti. Onlara “Vallahi, siz, bu yönetim işinden hiç bir şeye müstahak değilsiniz” dedikten sonra Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer'e yönelerek “Bu iş, sizin dışınızda bu iki kişiye aiddir. Sonra üçüncüsü, öldürülecek, yönetim, çekilip alınarak orada olacak!” dedi. “Orada!” derken eliyle Şam tarafına işaret etti.
Hz. Ebubekir'in sağında Ebu Ubeyde b. Cerrah, solunda da Hz. Ömer bulunuyordu. Hz. Ebubekir Ebu Ubeyde b. Cerrah ve Hz. Ömer'in ellerini tutarak “Şu iki adamdan hangisine isterseniz, o'na beyat ediniz! Razıyım. İşte, Ömer b. Hattab! Resullullah, bunun hakkında (Ey Allahım! Dini onunla aziz kıl!) diyerek dua etmiştir.
İşte, Ebu Ubeyde b. Cerrah!
Peygamber Aleyhisselam'a bir kavim gelmiş (Bizimle birlikte Emin bir kimse gönder!) demişlerdi. Resulullah Aleyhisselam'da (Sizinle birlikte hakkıyle Emin bir kimseyi göndereceğim!) buyurmuştu ve onlarla birlikte Ebu Ubeyde b. Cerrah'ı göndermişti. Ben, sizin için Ebu Ubeyde'ye bey'atınıza razıyım! Resulullah Aleyhisselam, bunun hakkında (Bu Ümmetin Eminidir) buyurmuştur.” dedi.
Ebu Ubeyde b. Cerrah “Hayır! Vallahi, hayır! Bu işde, biz sana bey'at edeceğiz! Çünkü sen, Muhacirlerin üstünü ve magarada İki'nin İkincisisindir! Resullullah'ın, namaz kıldırmağa yetkili kıldığı Halifesisindir. Namaz ise, Müslümanların dininde en üstün ibadettir. Senin önüne geçmeğe veya sana karşı bu işi, üzerine almağa daha layık kim vardır? Vallahi, biz bu hususta senin önüne geçici değiliz. Sen, Resulullah'ın arkadaşı ve İki'nin İkincisisin!” dedi.
Hz. Ömer'de aynı şekilde konuşup “Sen, bizim ulumuzsun! Sen, bizim hayırlımızsın! Sen, bizim Peygamberimiz Aleyhisselama sevgili olanımızsın! Resulullah Aleyhisselamın koymuş olduğu Makamından seni, sağ iken geri çekecek kimse bulunmaz!” dedi.
Ensar'a da “Peygamber Aleyhisselamın ileri sürdüğü onun iki ayağını geri çekmeğe hanginizin gönlü razı olur?” dedi.
Abdurrahman b. Avf kalkıp “Ey Ensar cemaatı! Siz fazilet ve üstünlük davasındasınız amma, içinizde Ebubekir, Ömer ve Ali gibi bir kimse yoktur!” dedi.
Münzir b. Erkam kalkıp “Andığın zatların falizet ve üstünlüğünü inkar etmiyoruz. Onların içinden, bu işi, O, yani Ali b. Ebi Talip, istemiş olaydı, Ona hiç kimse itiraz etmezdi.” dedi.
Ensar'dan bazıları da “Biz, Ali'den başkasına bey'at etmeyiz” dediler.
Hz. Ömer “Uzat elini ey Ebubekir! Bey'at edeyim Sana!” dedi.
Hz. Ebubekir “Hayır! Ey Ömer! Ben sana bey'at etmeliyim. Çünkü, sen bu iş için, benden daha güçlüsün!” dedi.
Birbirlerinin elinin tutup açmak ve bey'at etmek istediler.
Nihyet, Hz. Ömer, Hz. Ebubekir'in elini tuttu, açtı ve “Benim gücüm, Senin içindir ve Senin gücünün yanındadır!” diyerek ona bey'at etti.
Beşir b. Sa'd bey'at etti.
Bunun üzerine, halk, Hz. Ebubekir'in başına yığılıp bey'at etmeğe koyuldular.
Hz. Ebubekir'e Ensar'dan Sa'd b. Ubade'den başka beyat etmeyen kalmadı.
Beşir b. Sa'd'in Hz. Ebubekir'e bey'at ettiğini gören Evs'iler, birbirlerine “Vallahi, Hazreciler, üzerinize bir kerre hakim olacak olurlarsa, bu fazileti, kendilerine temelli tahsis ve sizi ondan mahrum ederler. Kalkınız, Ebubekir'e bey'at ediniz!” dediler.
Kalkıp bey'at ettiler.
Ensar Beni Saide mahallinde Hz. Ebubekir'e bey'at ettikten sonraki (salı) gün, Hz. Ebubekir, Mescidin minberine çıkıp oturdu. Konuşmağa başlamadan önce Hz. Ömer, ayağa kalkıp insanları Hz. Ebubekir'e bey'at etmeye davet etti. Mesciddeki halk, Hz. Ebubekir'e umumi bey'at yaptılar.
Hz. Ebubekir Hz. Ömer'den sonra bir konuşma yaptı. Allah'a hamdü sena ve şahadet etti. İyilik, doğruluk ve kardeşlikten bahisle kendisinin bu işi hiç bir gün veya gece düşünmediğini, isteklisi olmadığını, bu hususta Allah'tan gizli veya açıkca bir dilekte bulunmadığını söyledi. Vazifesini iyi yaparsa yardımlarını, eğer kötülüğe saparsa kendisini doğrultmalarını istedi. Allah'ın kitabına uymalarını ve öğütlerini kabul etmelerini isteyerek Mümin Suresi 18. Ayeti okudu. “Kendim ve sizler için Allah'tan mağfiret, yarlığanmak dilerim. Haydi, namazınızı kılmağa kalkınız! Allah sizlere rahmet etsin!” diyerek sözlerini bitirdi.
***
Peygamberimiz vefat ettiği ve Hz. Ebubekir Hz. Ömer tarafından çağrılıp ayrıldığı zaman Hz. Abbas, Hz. Ali ile başbaşa kalınca “Resullullah Aleyhisselamın bu Halifelik işini, senden başkasına vasiyet ettiğine dair bir şey biliyormusun?” diye sordu. Hz. Ali “Vallahi, hayır! Bu hususta birşey bilmiyorum.” dedi. Hz. Abbas başkalarına da bunu sordu. “Hayır!” dediler.
Bunun üzerine Hz. Abbas Hz. Ali'nin yanında dönüp “Uzat elini, sana bey'at edeyim. Resullullah Aleyhisselamın amcası, Resullullah'ın amcasının oğluna beyat etmiş denir. Ehl-i beytin sana bey'at eder. Halkta bey'at eder.” dedi. “Hz. Ali “Allah, senin iyiliğini versin ey amca! Bu işi bizden gayrı kim ister ki? Bunu bizden başka kim umar ki?” dedi.
Hz. Abbas “Sanırım ki: Vallahi uman olacaktır!” dedi.
Hz. Ebubekir'e Mescidde bey'at edildiği sırada Tekbir sesi işittiler. Hz. Ali “Bu nedir?” diye sordu. Hz. Abbas “Bu, seni davet ettiğim, senin de, yanaşmadığın şeydir.” dedi. Hz. Ali “Öyle şey olur mu?!” dedi. Hz. Abbas “Hiçbir zaman bunun gibisi görülmemiştir. Sana söylememiş mi idim?” dedi.
Müslümanlar Hz. Ebubekir'e bey'at ederken Ebu Süfyan b. Harp bu durumu eleştirmiş, Hz. Ali ve Abbas'a bu işe razı oldukları için sitem etmiş, isterlerse onun üzerine süvarileri ve piyadeleri doldururum demiştir. Hz. Ali “Ben, asla böyle bir şeyi ister değilim. Yazıklar olsun sana ey Ebu Süfyan! Müslümanlar, birbirlerinin evlerine ve akrabalarına gelirlerse nasihat ederler, hayırlı öğüt verirler. Münafıklar da, birbirlerinin yurdlarına ve akrabalarına yaklaşırlarsa, hainlik ve yaramazlık eder, ortalığı karıştırırlar. Ey Ebu Süfyan! Vallahi sen, bununlar, ancak fitne ve fesad çıkarmak istiyor, İslamiyete ve Müslümanlara düşmanlığı sürdürüp duruyorsun! Fakat, bununla, onlara hiç bir zarar veremeyecksin! Senin nasihatın bize gerekmez! Biz, bu işe Ebubekir'i yeterli görüyor ve buluyoruzdur. Biz onu, bu işle başbaşa bıraktık, araya girmedik!” dedi.
Hz. Ebubekir Mescide geldiğinde Mesciddekiler Ebubekir'e bey'at etmeğe başladıklarında, Haşimoğulları Hz. Ali'nin başında, Ümeyye oğulları Hz. Osman'ın başında, Zühre oğulları da Sa'd b. Ebi Vakkas ile Abdurrahman b. Avf'ın başında çevrelenmiş, toplanmış bulunuyorlardı. Hz. Ömer Mescidde bulunanlara “Kalkınız! Sizler de Ebubekir'e bey'at ediniz! Ben Ona bey'at ettim. Ensar'da bey'at etti” dedi.
Bunun üzerien Hz. Osman, yanında bulunan Ümeyye oğulları ile birlikte kalkıp Hz. Ebubekir'e beyat etti.
Sa'd b. Ebi Vakkas ile Abdurrahman bi Avf'da yalarında bulunan Zühre oğulları ile birlikte kalkıp Ebubekir'e beyat etti.
Fakat Hz. Ali ve Hz. Abbas ile birlikte yanlarında bulunan Haşim oğulları bey'at etmeksizin oradan ayrıldılar.
***
Hz. Ali, Hz. Ebubekir'e “Bize hiç danışmadın! Hakkımıza riayet etmedin!” diyerek sitem etmiştir. Hz. Ebubekir'de “Evet! Öyle oldu. Fakat ben, ortaya fitne çıkmasından korktum!” demiştir.
***
Önceki bölümlerde anlatılan nedenlerden dolayı Peygamberimizin yıkanması ve kefenlenmesi ancak salı günü yapılmıştır. Hz. Ali ve Hz. Abbas'ın da aralarında bulunduğu yedi kişi Peygamberimizin yıkanmasında kefenlenmesinde görev almıştır.
Peygamberimiz hastalığı sırasında Hz. Ali'ye “Öldüğüm zaman, beni, sen yıka!” buyurduğundan yıkanmasını Hz. Ali yapmıştır.
Sırasıyla Haşim oğullarının erkekleri, Haşim oğullarının kadınları, Haşim oğullarının çocukları Peygamberimiz üzerine imam olmadan namaz kıldılar.
Sonra Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer yanlarında Muhacir ve Ensarlardan insanlar olduğu halde saf saf eve girip namaz kıldılar.
Peygamberimizin nereye gömüleceği konusunda anlaşmazlık çıkmış, Hz. Ebubekir Peygamberimizden işittiği bir hadis nedeniyle Peygamberimizin vefat ettiği yerde gömülmesini söylemiş ve Hz. Aişe'nin evinde Peygamberimizin yattığı döşeğin altının kabri olması kararlaştırılmıştır.
Hz. Aişe, rüyasında gökten üç Ay'ın evine düştüğünü görmüş, bunu babası Ebubekir'e anlatmıştı. Hz. Aişe bunu Peygamberimizin bir oğlu olacağına yormuş ise de Hz. Ebubekir “Eğer, rüyan sadıksa, yer yüzü halkının en hayırlısı olan üçü, senin evine gömülecektir!” demiştir.
Peygamberimiz vefat ettiği zaman, Hz. Ebubekir, Hz. Aişe'ye “Bu, senin rüyada gördüğün üç Ay'dan birisi olup onların en hayırlısı idi. Aylarınının en hayrlısı olanı, vefat ettirilip götürüldü!” dedi.
Sonradan Hz. Ebubekir ile Hz. Ömer'in de Hz. Aişe'nin evinde Peygamberimizin yanına gömülmeleri ile, Hz. Aişe'nin rüyasın tamamiyle gerçekleşmiştir.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder