25 Mart 2014 Salı

Dilde, Fikirde, İşte Birlik

İsmail Bey Gaspıralı
Geçen hafta süresince televizyonlarda “Gaspıralı İsmail'in hayali Eskişehir'de gerçek oldu. 30 Ülke 300 Milyonluk Türk Dünyası” diye başlayan tanıtım filmi gösterildi. Nevruz ve Türk Dünyası Kültür Başkentleri Kapanış Törenleri için 21 Mart'ta Eskişehir'de yapılacak törenlere bir davet söz konusu idi.

Bu tanıtım filmini görünce aklımdan acaba ne kadar insanımız Gaspıralı İsmail'i biliyor diye geçirdim. Bu yazımda size Kırım Tatar Türkü İsmail Bey Gaspıralı'dan bahsetmek istiyorum. İsmail Bey Gaspıralı 21 Mart 1851'de Kırım'da Bahçesaray yakınlarındaki Avcıköy'de dünyaya geldi. Annesi Fatme Sultan, babası Çarlık ordusundan emekli teğmen Mustafa Alioğlu Gasprinskiy'dir. Mahalli Müslüman mektebinde başladığı eğitimine bir Rus okulu olan Akmescit Erkek Gimnazyumu, önce Voronej'deki sonra Moskova'daki askeri okulunda devam etti. O yıllarda devam etmekte olan Girit isyanında Rum asilere karşı mücadele eden Osmanlı askerlerine katılmak arzusuyla gizlice Türkiye'ye geçmeye çalışırken Odesa'da yakalandı ve Çarlık Rusyasındaki askeri talebelik kariyeri bu şekilde sona erdi. 1868'de Bahçesaray'a dönerek, buradaki Zincirli Medrese'de Rusça öğretmenliğine başladı. 1872'de Kırım'dan ayrılarak İstanbul, Viyana, Münih ve Stutgart üzerinden iki yıl geçireceği Paris'e gitti. Paris'te kaldığı sürede Rus yazar İvan Turgenyev'e asistanlık dahil birçok işte çalıştı. 1874'de Osmanlı zâbiti olma amacıyla İstanbul'a geldi. Ancak burada bir yıla yakın sürede müracaatına olumlu karşılık alamadı ve Kırım'a döndü.


1878'de Bahçesaray Belediye Başkan Yardımcısı seçilen İsmail Bey Gaspıralı ertesi yıl Belediye Başkanı oldu ve 1884 yılına kadar bu görevi sürdürdü. Yayın yoluyla yabancı hakimiyetinde yaşayan soydaşlarını ve dindaşlarını uyandırmak için yayın faaliyetine geçmek istedi. İlk olarak Akmescit'de yayımlanan Rusça Tavrida gazetesinde “Rus İslamı” başlıklı bir dizi yazı yazdı. Rusya'nın bir Ortodoks Hıristiyan devleti olduğu kadar Rusya'da yaşayan müslümanların sayısı dikkate alındığında aynı zamanda bir Müslüman devletide sayılması gerektiğini vurguladığı bu yazıları Rus hükümetine hitaben yazılmıştı. Rusya'daki Müslüman'ların milli bir uyanışa geçmedikleri takdirde eriyip gitme tehlikesiyle karşılacaklarını söylüyordu. Öncelikle miyonlarca Müslüman'ın cehalet ve ekonomik çöküş halinden kurtulması, cemaatlerin birleşmesi, din yanında az çok lehçe farklılıkları olsa da aynı dili yani Türk dilini konuşan halkların etnik ve dini esaslarda bir birlik olması gerektiğini söylüyordu. Müslüman Türk halklar birlik olurlarsa meselerle başa çıkabilirler diyordu. Bunun ilk şartı da bunu mümkün kılacak bir maarif (öğretim ve eğitim) sistemi kurulmasıydı. Bu maarif sistemi Türkçe eğitim vermeli ve ortak bir Türk edebî dilinin oluşturulmasına aracı olmalıydı.

Gaspıralı'nın bu fikirlerini yayabileceği bir bir yayın organına ihtiyacı vardı. Bu yoldaki müracaatları sonuçsuz kaldı. Tiflis'e giderek değişik adlarla bir dizi varaklar yayımladı. Bu arada hayalindeki gazete için gerekli resmi izni alma çabalarına devam ederken Volga boyundaki Müslümanlardan henzü yayımlanmamış gazetesine abone bulmaya çalıştı. Nihayet 1883'de bütün yazıların aynı zamanda Rusça dilinde de yayımlanması şartıyla Tatar Türkçesiyle  bir gazete çıkarma izni aldı. İlk sayısı 22 Nisan 1883'de Bahçesayar'da basılan “Tercüman” adındaki bu gazete haftada bir gün yayınlanıyordu. Tercüman gazetesi 1912'den sonra günlük olarak yayınlanmaya başladı.

Tercüman gazetesinin dili aslında sade bir Osmanlı Türkçesi olup, zaman zaman Kırım Tatar ve diğer Türk lehçelerinde kelime ve sözlerle destekleniyordu. Tercüman gazetesi Kırım'da yayınlanan ilk Türkçe, bütün Rusya dahilinde Türk dilinde yayınlanan üçüncü gazeteydi. Diğerleri kısa sürelerde kapandığından Tercüman Rusya İmparatorluğunda yayınlanan tek Türk ve Müslüman gazetesi olarak kalacaktı.

Gaspıralı Tercüman'ı ve diğer yayınları basabilmek için Bahçesayar'da Arap harfleriyle birde matbaa kurdu. Bu Kırım'daki ilk Müslüman matbaasıydı.

Gaspıralı maarif sisteminde reform için ilk tecrübesini 1884'de Bahçesaray'da Kaytaz Ağa mahallesinde açtığı mekteple yaptı. Bu okulun herşeyini Gaspıralı üstlendi. “Kırk günde Türkçe okuma yazma öğretme” hedefini ortaya attı. Bunu gerçekleştirdi. Gaspıralı'nın “Usûl-ü Cedîd” olarak adlandırdığı bu yeni maarif sistemi çok yaygın bir kullanıma erişmiş ve bir devre damgasını vurmuştur. 1917'ye kadar Çarlık Rusyasında bu sistemden yetişen milli reformculara “Cedidciler” denir.

Bu mekteplerde çoğu ilk defa verilen dersler için mevcut ders kitapları olmadığından bu mekteplerde kullanılacak temel ders kitabını da “Hoca-i Sıbyan” adıyla bizzat Gaspıralı kaleme aldı ve kendi matbaasında 1884'de ilk baskısını yaptı.

Usûl-ü Cedîd büyük engellerle karşılaştı. Eski usule bağlıların karşı çıkması, maddi katkı, bu yeni sisteme göre eğitim verecek öğretmelerin olmaması bu engellerin başlıcalarıydı. Son probleme çözüm olarak Gaspıralı memleketlerine döndüklerinde en az üç kişiyi öğretmen olarak yetiştirmek şartıyla öğretmen adaylarını Bahçesaray'a çağırarak onlara ücretsiz eğitim imkanı sağladı.

Bu arada Rusya İmparatorluğunda Müslümanların toplu olarak yaşadığı yerlere sık sık ziyaretler yaparak Usûl-ü Cedîd'i tanıtmaya ve benimsetmeye çalıştı. Yavaş yavaş pek çok Türk bölgesinde okunmaya başlayan Tercüman gazetesi önemli propaganda aracı oldu. İlk okulun açılışında on yıl geçmeden çeşitli Türk bölgelerinde önemli sayıda destekçisi oldu. İdil boyu Tatarlarından zengin tüccarların, Kafkasyalı zengin petrol milyonerlerinin desteği önemli rol oynadı. 1895'de bütün Çarlık Rusyasında yüzden fazla Usûl-ü Cedîd okulu vardı. 1914 yılında bu sayı 5000 buldu.

Gaspıralı Müslüman kızların eğitiminde de öncülük yaptı. İlk Usûl-ü Cedîd kız mektebini ablası Pembe Hanım Bolatukova'ya 1893'de Bahçesayar'da açtırtı.

Tercüman gazetesinin başlığı

Tercüman gazetesi ilk yirmi yıl içerisinde bütün Türk dünyası çapında o zamana kadar hiç bir diğer gazeteyle kıyaslanamayacak bir yaygınlık ve etkiye ulaştı. Gaspıralı'nın ifadesiyle Tercüman ;

“Dersaadet'in hamal ve kayıkçılarına, Çin dahilinde bulunan Türk devecilerine ve çobanlarına gazeteyi tanıtmıştır. Kazan'da, Sibirya'da olduğu gibi Tebriz'de ve Horasan'da da Bahçesaray dilini öğrenmeye meyil doğmuştur.”

Tercüman sadece Çarlık Rusyasında değil Osmanlı İmparatorluğunda, İran'da, Balkan Ülkelerinde ve hatta Türkçe okuyabilenlerin bulunduğu diğer İslam ülkelerinde aydınlar arasında okundu. Gaspıralı'nın etnik ve dini esaslara dayalı yekpare bir Türk kimliği fikri aydınlar arasında büyük ölçüde kabul görmeye başladı.


Resim: Gaspıralı'nın bugün müze olan çalışma odası ve Tercüman gazetesinde yazdığı yazıları için kullandığı daktilo.


Bu gelişmeler olurken Ruslar tarafından “Pan-İslamizm” ve “Pan-Türkizm”i gerçekleştirip Rus İmparatorluğunu bölmeye çalışmakla, Müslüman cemaat içerisinde de bir grup tarafından halkı dinden uzaklaştırmaya çalışmakla suçlandı. Gaspıralı bunlara karşı son derece ihtiyatlı davrandı. Gaspıralı'nın ölümüne kadar geçen 31 yılı aşkın yayın döneminde Tercüman gazetesi çok sıkı kontrole rağmen tek bir kere olsun kapatılmamıştır. (Gaspıralı'dan yüz yıl sonra demokratik olduğu iddia edilen ülkemizde meşhur "küçük mavi kuş"u kapatanlara ithaf olunur)

1905'in ilk aylarında Rusya'nın pek çok yerinde ihtilalci karışıklar patlak verdi. Bu otorite boşluğu olduğu dönemde o ana kadar baskı altında tutulmuş bütün siyasi, sosyal, millî ve dinî güçlerin bir anda su yüzüne çıkmasına ve bunların yeni kurulacak düzende kendi haklarını koruyabilmek için açık aktif faaliyetlere başlamasına neden oldu. Bu ortamda harekete geçenler arasında Cedidçi Müslüman Türk aydınlarda vardı. Sibiryalı Tatar Abdürreşid İbrahim, İdil boyu Tatarlarından Yusuf Akçura, Azerbaycanlı Ali Merdan Bey Topçubaşı gibi aydınlarla işbirliği içinde, Gaspıralı, Müslümanları hem yaşadıkları bölgelerde ve hem de birleşik olarak teşkilatlandırmak ve taleplerini ortaya koymak üzere yoğun bir çalışmaya girişti. Bu çalışmalar sonucunda Nisan 1905'de Kırım Müslümanları adına Rusya Hükümetine bir müracaat metni hazırlandı ve Ağustos ayında Gaspıralı başkanlığında bir heyet tarafından St. Petersburg'a götürülüp hükümet yetkililerine sunuldu. Diğer yandan bütün Rusya Müslümanlarının temsilcilerinin bir araya getirileceği bir genel kongre çalışmaları da sürdürüldü. Bu konuda resmî izin alınamaması üzerine 28 Ağustos 1905'de Nijniy Novgorod'da Oka nehri üzerinde bir vapur gezinrisi görüntüsü altında toplanan İdil-Ural, Kafkasya ve Kırım'dan gelmiş temsilciler “Birinci Bütün-Rusya Müslümanları Kongresi”ni meydana getirdiler. Gaspıralı'nın başkanlığa getirildiği bu Kongre Rusya Müslümanlarının siyasi ve kültürel sahalarda teşkilatlı olarak işbirliği içerisinde hareket etmeleri kararı alındı.


Çar II. Nikolay durmak bilmeyen anarşi karşısında 30 Ekim 1905'de seçilmiş milletvekillerinden oluşan bir Devlet Duması açılacağına ilan etmesi üzerine Kırım ve diğer bölgelerdeki Müslümanlar arasında siyasi ve sosyal faaliyetler hzılandı. Gaspıralı ve arkadaşlarının gayretiyle 3 Aralık 1905'de Akmescit'de Gaspıralı başkan seçildiği “Bütün Kırım Müslümanları Kongresi” toplandı. 1906 Ocak ayında “İkinci Bütün-Rusya Müslümanları Kongresi” resmi izin alınamadığından yine gizlice toplandı. Bu Kongre'de Duma'ya girecek “Birleşik Müslüman Partisi”nin (İttifak-ı Müslîmîn) izleyeceği yol ele alındı. 7 Mart 1906'da Akmescit'te “Bütün Kırım Müslümanları Kongresi” tekrar toplandı.

Duma 10 Mayıs 1906'da açıldı. 497 milletvekilinden sadece 25'i Müslüman'dı. Çarlık Rusyasındaki Müslüman nüfusa göre bu sayı çok azdı. Ama bu da bir başarı idi. Ancak ilk Duma iki aydan kısa bir sürede Çar tarafından dağıtıldı.

Üçüncü Bütün-Rusya Müslümanları Kongresi” 29 Ağustos- 3 Eylül 1906 tarihinde  Nijniy Novgorod'da toplandı. Rusya İmparatorluğunun Müslüman bölgelerinden 800 kadar delegenin iştirak ettiği bu Kongre tarihinde ilktir. Bu Kongre'de Birleşik Müslüman Partisi'nin (İttifak-ı Müslîmîn) kuruluşu resmen kabul edildi. Kongre'de eğitim alanında alınan kararlar Gaspıralı'nın  Usûl-ü Cedîd milli maarif sisteminin nihai zaferidir. İlkokullarda öğretim dili mahalli lehçe veya şive (yahut mümkünse “edebî Türkçe”, yani Tercüman gazetedinde kullanılan sadeleştirilmiş Osmanlı Türkçesi), rüşdiyelerde (lise dengi okullar) ise yalnız edebî Türkçe okutulacaktı.

Bu Kongre'de ve benzer diğer Kongrelerde alınan kararların büyük çoğunluğunun hayata geçirilmesi mümkün olmadı. Çarlık Rusya'sının II. Duma'sıda birkaç ay sonra kapatıldı. Tanınan hak ve hürriyetler bir kaç yıl geçmeden geri alındı. Bu durum Gaspıralı'da hayal kırıklığına neden oldu.

1905 sonrasında Rusya İmparatorluğunda bütün Müslüman bölgelerinde birçok dergi ve gazete yayınlanmaya başladı. Farklı görüşler ortaya çıktı. 1905-1925 arasında Rusya İmparatorluğunda yayınlanan Türk lehçelerindeki pek çok gazete ve dergi Tercüman Türkçesi'ni kullanmıştır. 1911'den itibaren Tercüman'ın başlığı altında yer alan meşhur “Dilde, Fikirde, İşde Birlik” ibaresi günümüze kadar Türk dünyasında en yaygın sloganlardan birisi oldu.

Bahçesayar'da 1905 yılı sonlarında yayın hayatına başlayan “Âlemi- Nisvân” Rusya Türklerinin tarihinde ilk kadın dergisi'dir ve Gaspıralı'nın himayesinde kızı Şefika Gaspıralı tarafından yayınlanmıştır.

Rusya Türklerinin ilk çocuk (Âlem-i Sıbyân) ve mizah dergisi (Ha Ha Ha)  yine Gaspıralı tarafından yayınlanmıştır.

1905 yılından itibaren Kırım'ın birçok yerinde Cedidci sosyal yardım cemiyetleri olan “Müslüman cemiyet-i hayriye”leri açıldı. Bu cemiyetler  Usûl-ü Cedîd okullarının bütün Kırım'da yaygınlaşmasına yardım etti. Daha da önemlisi bu cemiyetler Kırım'da ilk orta dereceli Müslüman okulları olan milli bir ruha sahip olan rüşdiyeleri açtı.

Gaspıralı Rusya Müslümanların'ın dertlerinin ve problemlerinin bütün Türk ve İslam aleminde de mevcut olduğunu düşünmekteydi. 1907 Eylül'de Tercüman gazetesindeki makalesi ile Kahire'de “Dünya Müslümanları Kongresi” toplamak için ilk adımı attı.  Kahire'yi seçmesindeki nedeni Kongreyi o dönemde İngiliz idaresinde bulunan Kahire'de toplayarak “Pan-İslamizm” endişesi olan İngilizleri huylandırmamaktı. Bu makalenin yayınlanmasından sonra Kahire'ye gitti. Devrin fikir adamları ve siyasileriyle fikrini müzakere etti ve konferanslar verdi. Kongre için hazırlık komitesi kuruldu ve Kongre Nizamnamesi yayınlandı. Ekim 1907- Şubat 1908 arasında tam üç kez Kırım ile Mısır arasında gidip geldi. Bu çalışmalarında Osmanlı Sarayının desteğini alamadı. Son ziyaretinde Kahire'de Kongrenin amacını anlatmak için Arapça bir gazete (En-Nahza) dahi çıkardı. Fakat konu sonunda Mısır'ın iç siyasi tarışmalarının malzemesi haline geldi. Kongre toplanma tarihi sürekli ertelendi (en son olarak Ocak 1911 gösterilmişti) ve nihayet tamamen unutuldu.

Bu arada Osmanlı İmparatorluğunda II. Meşrutiyet ilan edildi. Osmanlı basını Gaspıralı projesi üzerinden durdu. Kongre'nin İstanbul'da toplanması tartışıldı. Ancak kalıcı olmadı ve Osmanlı İmparatorluğunun iç ve dış siyasi gelişmeleri çok yoğun olduğu için gündemden düştü.

“Dünya Müslümanları Kongresi”ni toplama yönündeki bu başarısız teşebbüsten sonra Gaspıralı reformlarını İslam dünyasında Türk olmayan kesime ihrac etme yönünde de bir teşebbüsü oldu. 1912'ye doğru dünya yüzünde en çok Müslüman nüfusa sahip ülke olan Hindistan'a  Usûl-ü Cedîd'i  tanıtmaya karar verdi. Şubat 1912'de bu amaçla Bombay'a gitti. Burada Müslüman'ların teşkilatı olan “Encümen-i İslamiye”de toplantılara katılarak amacını anlattı. Bombay'da bir Usûl-ü Cedîd okulu açarak “40 günde okuma yazma ögretme” sloganını başarıyla uyguladı.

II. Meşrutiyet'in ilanından sonra çeşitli İstanbul dergilerine makaleler yazdı. 1908'de kurulan “Türk Derneği”nin kurucu üyelerinden biri oldu. 1911'de kurulan “Türk Yurdu Cemiyeti”nin ve onun yayın organı olan “Türk Yurdu” dergisinde büyük etkisi olmuştur.

24 Eylül 1914 günü Bahcesaray'da vefat etti. Ertesi gün Rusya İmparatorluğunun her tarafından gelen yaklaşık 6,000 aşkın insanın katıldığı muhteşem bir cenaze töreniyle Bahçesaray'ın Salaçık mevkiinde Kırım Hanlığının kurucusu “Hacı Geray Han”ın türbesi civarında toprağa verildi. Vefatı bütün Türk dünyasında büyük üzüntüye neden oldu. Rusya'da ve Türkiye'de basın aylarca onun hizmetlerinden bahseden yazılar yayınladı.

Tercüman gazetesi ise Gaspıralı'nın ölümünden beş yıl sonrasına kadar yayınlanmayı sürdürdü.

Gaspıralı'nın mezarı uzun süre Kırım Tatar'ları tarafından saygı ile ziyaret edildi. Gaspıralı'nın mezarı 1944'de Stalin tarafından Kırım Tatarlarının topyekûn vatanlarından sürülmesini takiben, sayısız diğer eser ve abide gibi tamamen  ortadan kaldırıldı. 1990 yılında Kırım'a dönen Kırım Tatarları tarafından Gaspıralı'nın tahmini mezar yeri yeniden çevrelenerek buraya bir anıt dikildi.

Gaspıralı Rusya İmparatorluğundaki Türklerin ve özellikle Kırım Tatarlarının kültürel ve entellektüel hayatlarında diğer hiç kimse ile mukayese edilemeyecek ölçüde kuvvetli damgasını vurmuştur. Rusya İmparatorluğunda yaşayan Türk ve Müslüman halkların tarhinde pek çok “ilk”lerin uygulayıcı olmuştur.

Onun ünlü sloganı “Dilde, Fikirde, İşde Birlik” bugün dahi Türk dünyası içindeki ilişkilerin temel yapısı için yol gösterici düstur olmaya devam etmektedir.

Vefatının 100. yılı olması nedeniyle 2014 Unesco tarafından "İsmail Bey Gaspıralı'yı Anma Yılı" olarak kabul edilmiştir. 

Türkçe'nin büyük dava adamı İsmail Bey Gaspıralı'yı  en derin saygılarımla anıyor, Allah (cc) tan rahmet diliyorum.  Yabancı dil konuşmak için çok komik durumlara düşen devlet adamlarımızı görünce İsmail Bey Gaspıralı'nın büyüklüğünü daha iyi anlıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder